DUBAI – Orta Doğu'da iç savaş, anarşi, aşırıcılık ve yoksullaşmanın hakim olduğu bir zamanda birer şehir devleti olan Dubai ve Abu Dabi Arapça konuşanların gelişmesine, değişmesine ve ilerlemesine yönelik birer model olarak göze çarpıyorlar.
Peki bu sürebilecek bir durum mu? Bu gibi sorulara cevap bulabilmek için Birleşik Arap Emirliklerini [BAE] ziyaret ettim.
Öncelikle bir giriş olarak bazı temel gerçekler ile başlayalım: İngiliz emperyalistleri tarafından Ateşkes Devletleri olarak tanımlanan BAE, İran Körfezine komşu olan yedi küçük monarşiden oluşmaktadır. 1971 yılında İngilizlerin çekilmesiyle tek bir federasyon oluşturmak için bir araya geldiler.
Ülke iki türlü kutsanmıştır: petrol ve gaz zenginliğinin yanı sıra akıllı ve ticari görüşe sahip liderler. İlki ülkeye muazzam bir kaynak yaratırken ikincisi ekonomiye odaklanarak ülkeyi tehlikeden, ideolojik aşırıcılıktan uzak tutmaktadır. Temelde özellikle çoğu göçmen emekçinin durumunun iyiye doğru gittiği mutlu bir yer gibi görünmekte ve hissedilmektedir.
Bana göre, belki de BAE'nin en dikkat çekici tarafı Dubai'nin Orta Doğu'nun Hong Kong versiyonu olarak göze çarpan ticaret merkezi olma özelliğidir. Ben aynı zamanda yenilikçi dindar havadan (başka nerede cinsiyete göre ayrılmış mescitler bulabilirsiniz?) ve kültürel oyunbazlıktan (bir gün geleneksel bir gün Batı tarzı giyinen Yemen tarzı yüksek binaları andıran apartmanlar) da etkilendim.
Ancak eğer ülkenin savunmasız olduğu durumları listelersek:
Demografi: Göçteki olağanüstü büyüme nedeniyle BAE'nin nüfusu yaklaşık dokuz yıl içinde ikiye katlanıp neredeyse 10 milyona çıkarak Umman ve Kuveyt gibi komşularından çok daha büyük bir ülke haline gelmesine neden oldu. Ülkede yaşayan dokuz kişiden sadece biri emirlik vatandaşı, geri kalan sekiz ise yüzde 55'i Güney Asya'dan gelen gurbetçilerdir. Şu anda sakin olmakla birlikte iyi günler bittiğinde ortaya çıkacak hoşnutsuzluk ve isyankarlık hissedilebilir.
Ekonomi: Gaz çıkarma işlemi, Çin ekonomisindeki yavaşlama ve diğer faktörler yüzünden BAE'nin petrol gelirleri 2010'dan beri 75 milyar Amerikan Doları'ndan 48 milyar Amerikan Doları'na indi. Yaklaşık bir trilyon Amerikan Doları rezervi olan bir ülkede bile bu eğilim eğer yıllar boyunca devam ederse sancıya neden olur.
Ekolojik: BAE dünyadaki kişi başına en yüksek su tüketimine sahipken Dubai'nin yüzde 98.8 gibi şaşırtıcı bir oranda suyunu tuzdan arındırıyor. Açıkçası, bu gerçek ülkeyi hidrolojik bir krize olağanüstü duyarlı bir hale getirmektedir.
Bölgesel: Irak'tan yaklaşık 644, İran'dan 160 kilometre uzakta kurulan ve Suudi Arabistan ile sınır paylaşan BAE, 25 yıl önce Kuveyt Saddam Hüseyin tarafından nasıl işgal edildiyse aynı şekilde istila, işgal ve ilhak edilebilir. Unutulmamalı ki, 1971 yılında bağımsızlığın arifesinde İran şahı BAE'nin 3 adasını ele geçirdi.
Sünni İslamcılık: Yetkililer kendi içindeki aşırıcıları sıkıca kontrol altında tutmuş olsa da, onlar yerlerinde duruyor, zamanlarının gelmesini ve saldırmak için bir fırsatın gelmesini sabırla bekliyorlar.
Bu tehlikelerin son derece fakında olan yöneticiler iki akıllı strateji benimsemişlerdir. Birincisi ülkeyi dış dünyaya spor etkinlikleri (ben Formula I araba yarışları sırasında oradaydım), kültürel bağlar (New York Üniversitesi'nin Abu Dabi kampüsünde bir konuşmaya katıldım), turizm (dünyanın en yüksek binasının tepesinde aldığım özçekime bakın) ve uluslararası kuruluşlar aracılığı (son zamanlarda Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı ya da IRENA kapılarını Abu Dabi'ye açtı) ile bağlamak. Birbirleriyle kombinasyon içindeki bu faaliyetler BAE'nin sadece şımarık ve rahatına düşkün bir yapıntı değil ama aynı zamanda tüketmek kadar katkıda bulunma emellerine sahip, desteği hak eden bir yer olduğu sinyallerini göndermektedir.
İkincisi ise uzlaşma sanatındaki ustalıktır. Bu dış politikada Suudilerin tamamen İran karşıtı ya da Mısırlıların tümüyle Müslüman Kardeşler karşıtı odaklanmalarını benimsemek yerine bu ikisini dengelemek anlamına gelmektedir. Aynı zamanda IRENA'ya İsrail heyetinin alınmasını kabul etmek ama çok büyük bir öneme sahip olmamaları için de ısrarcı olmak demektir.
İç politikada uzlaşma, içki mağazalarına faaliyet göstermeleri için izin vermek ama onları sahte isimler altında gizlemek ve içki satın almak için polisin izninin gerektiği anlamına gelmektedir.. Aynı zamanda otellere bikiniye izin verildiğine dair işaretler koymak ama toplum içinde sevgi gösterileri yapılmasını yasaklamak da demektir.
Libya, Yemen, Suriye ve Irak'ta iç savaşın olduğu, Türkiye ve İran'da İslamcı iktidarların hüküm sürdüğü ve Mısır, Ürdün ve Pakistan'da felaketlerin baş gösterdiği bir zamanda küçük ve ayrıcalıklı emirlikler ileriye yönelik küreselleşme ve uzlaşmaya dayalı bir yol sunmaktadırlar. Diğerleri bu duruma kulak verecekler mi? Emirlikler önlerindeki pek çok tehlikeye rağmen hayatta kalabilecekler mi?
BAE bölgede fena halde ihtiyaç duyulan bir yol sunduğu için umarım öyle olur.
Sayın Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. © 2015 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.