Daniel Pipes 1978 yılında Harvard Üniversitesi'nin Tarih ve Orta Doğu Araştırmaları bölümünden doktora derecesi ile mezun olduğunda Philedelphia'nın merkezindeki sokaklarına bakan 10.ncu kattaki bir ofisi işgal etmeyi hayal etmiyordu. Ofisinin giderek genişleyen bir üniversite kampüsüne, belki de şimdi emekli olan babası Richard Pipes'ın neredeyse 50 yıl tarih profesörlüğü yaptığı okuluna nazır olacağına inanmak için her türlü nedeni vardı. Zaten bir yıldır Harvard'da ders veriyordu ama üniversite onun yerine Marksist-Leninist eğilimleri olan bir adayı seçtiğinde ve başka hiçbir önemli üniversite ona bir teklif yapmadığında, Pipes farklı bir kampüs buldu: Amerikan ve Orta Doğu siyasi manzarası. 1994'de kurulan kâr amacı gütmeyen bir kurum olan Orta Doğu Forumu'nun direktörü olarak manzarayı araştırıyor.
Daniel Pipes kitaplarla dolu köşe ofisinden "Orta Doğu Forumu Amerikan çıkarlarını teşvik etmek için Orta Doğu'ya net ve bilinçli bir niyetle bakmak konumunu dolduruyor" diyor. Koridorun sonunda, kısıtlı sayıdaki personeli Forum'un bir yıl içindeki bir dizi konuşma, konferans, kaynak yaratma davetleri ve en önemlisi üç aylık yayını, Middle East Quarterly üzerinde çalışıyor. "Finansal desteğimizin büyük bir kısmını konumuz hakkında tutkulu olan ve savunduğumuz fikirleri destekleyen kişilerden alıyoruz."
"Biz büyük resme bakıyor ve gazetecileri, hükümet yetkililerini, işletmeler ve özellikle üniversite okuyucu/dinleyici kitlesinden oluşan geniş bir kitleyi etkilemeyi umuyoruz."
Neden üniversite okuyucu/dinleyici kitlesi o kadar önemli?
"Aynı konuyu ele alan diğer üç aylık yayınlar Orta Doğu'nun sorunlarının çoğu için Amerika Birleşik Devletleri ve müttefiklerini—özellikle İsrail ve Türkiye—suçluyorlar. Middle East Quarterly görüşleri bir akademisyenden ziyade daha çok hâkim Amerikan eğilimine benzeyen tek bilimsel yayındır."
Çağdaşlarının siyasi görüşlerine karşı çıkmak Pipes için yeni bir şey değil. Çalkantılı 1960'lar boyunca, Amerika'yı yok etmek için can atan arkadaşlarını dinlediğinde ve izlediğinde, Pipes'ın ayrıksı sesi, "Gelin Amerika'yı daha iyi yapalım" diyordu. Siyasi eğitimi babasının akademik atamaları sonucu yurt dışına gitmesiyle şekillendi.
Pipes ikinci sınıfı Paris'te, yedinci sınıfı İsviçre'de ve yazları Avrupa, Afrika ve İsrail'de harcadı. Vardığı sonuç: "Bu ülke olağanüstü bir yer. Yerle bir etmek istemedim."
Pipes Orta Doğu konusunda dolambaçlı bir yoldan uzmanlaştı. Aslında bir matematikçi olarak başladı. "O kadar yetkin değildim, o yüzden tarihçi olmayı seçtim." 1969'da Pipes Sina yarımadasında biraz zaman geçirdi ve çölün "bağımlısı" oldu. Tezini 7, 8, ve 9.ncu yüzyılların İslam tarihi üzerine yazdı. Doktorasını aldığı zaman Humeyni dünyanın dikkatini üzerine çekmişti. Böylece Pipes, orta çağ dünyasından modern Müslüman dünyaya geçiş yaptı.
Pipes bu konuyla ilgili olarak The Atlantic Monthly, Business Week, Commentary, Foreign Affairs, Foreign Policy, Harper's, National Interest, National Review, New Republic ve The Weekly Standard gibi dergilerde yazdı. Los Angeles Times, The New York Times, Wall Street Journal, Washington Post, Christian Science Monitor ve International Herald Tribune gibi gazeteler makalelerini yayınladı. Ayrıca diğer eserleri yanında Slave Soldiers and Islam/Köle Askerler ve İslam, In the Path of God/Tanrı'nın Yolunda ve An Arabist Guide to Egypt Colloquial/Bir Arap Aliminin Mısır Dili Rehberi
Pipes Suriye üzerine kitaplar yazmış dünya çapındaki 30 bilim adamından biri. Syria Beyond the Peace Process/Barış Sürecinin Ötesinde Suriye (Washington Enstitüsü, 1996), Damascus Courts the West: Syrian Politics, 1989-91/Şam Batıyla Flört Ediyor: Suriye Politikaları, 1989-91 (Washington Enstitüsü, 1991) ve Greater Syria/Büyük Suriye (Oxford Üniversitesi Yayınları, 1990). Ancak kendisi bu bilim adamlarının içinde Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın İsrail ile barış için stratejik bir karar vermediğine inanan tek kişi.
"Hepimiz Esad'ın düşünüşünü kavramaya çalışıyoruz. Hiçbirimiz bunu bilmiyoruz. Bu yüzden onun açıklamalarını, hükümetinin eylemlerini (kontrolün tamamıyla elinde olduğunu varsayarak) ele alıyor ve açıklamak için hipotezler sunuyoruz. Gezegen sistemini anlayış şeklimizden bir analoji yapmak istiyorum. İlk olarak güneşin Dünya'nın etrafında döndüğüne inandık. Astronomi hakkında daha fazla bilgi sahibi oldukça bu görüşü sürdürmek daha zor hale geldi. Ardından "tersine çevirmeyi deneyin" diyen Kopernik geldi. Aniden her şey netleşti. Aynı şey Suriye'ye bakarken de geçerli. Esad'ın barış için stratejik bir karar verdiği varsayımında bulunursak açıklamamız gereken pek çok şey olacak. Örneğin, bazı bilim adamlarının öne sürdüğü gibi, bu kararı 1988'de verdiyse neden henüz hiçbir şey olmadı? Ancak İsrail ile bir anlaşmaya varmak için çaba sarf etmediğini varsayarsanız – eylemleri sadece taktiksel bir oyundur – o zaman olan her şey mantıklıdır."
Pipes İsrail Savunma Bakan Yardımcısı Ephraim Sneh'in Kasım 1999'daki açıklaması hakkında ne düşünüyor? "Kim liderlik ederse etsin, Suriye'nin İsrail ile barışta menfaati olduğu varsayımıyla hareket ediyoruz. Zamanımızı rejimlerin istikrarı hakkında spekülasyon yaparak boşa harcayamayız. Bu bizi hiçbir yere götürmez." Pipes bu açıklamayı bir soruyla cevaplıyor: "Birleşik Devletler Sovyetler Birliği ile müzakere ederken kiminle pazarlık ettiğimizi bilmemiz çok önemli değil miydi? Esad sözünü defalarca bozdu. Totaliter rejimi ile anlaşmalar imzalamanın bir anlamı yok. Kiminle uğraştığını bilmek büyük bir fark yaratıyor."
Amerikan-Türk Konseyi, Yeni Atlantik Enstitüsü, Amerika Birleşik Devletleri Özgür Lübnan Komitesi, Yahudi Politika Merkezi ve ABD Birleşmiş Milletler Birliği de dahil olmak üzere 15 prestijli komite ve kuruluşun yönetiminde yer aldığı için Birleşik Devletler'de Pipes'ın tavsiyelerine açıkça saygı duyulmaktadır. Pipes'ın söylediklerini dinleyen bir ABD yetkilisi Cumhuriyetçi Pennsylvania Senatörü Arlen Specter. Senatör Specter Lifestyles dergisine yaptığı bir açıklamada, "Daniel Pipes, Philadelphia'daki Orta Doğu Forumu'nun direktörü olarak Orta Doğu'nun inançları ve politikaları hakkında zamanında ve iç görülü bilgi sağlamada büyük bir kaynak oldu" diyor.
Amerika Birleşik Devletleri Özgür Lübnan Komitesi Başkanı Zida Abdelnour, "Genelde Orta Doğu Forumu ve özellikle Daniel Pipes Amerikan kamuoyunun ve ABD yetkililerinin Orta Doğu politikalarının nüansları ve incelikleri hakkında ne düşündükleri konusunda kesinlikle bir etkiye sahip" diyor. "Orta Doğu Forumu Arap dünyasının üzerindeki perdeyi kaldırmada etkili oldu."
Kendisinin ve Orta Doğu Forumu'nun tavsiyesinin İsrail'de dikkate alınmaya başladığına dair bazı kanıtlar var. Middle East Quarterly dergisinin Eylül 1999 sayısında yayınlanan ve Steven Plaut tarafından yazılan "The Collapsing Syrian Economy/Çöken Suriye Ekonomisi" isimli bir makalede Suriye ile bir anlaşmaya varmak için acele etme konusunda bir uyarı yapıldı. "Şu an, Suriye ile bir anlaşma yapmak için stratejik olarak en kötü zamandır. ... İsrail, askeri pozisyonunu güçlendirerek ekonomik yükler yüklemelidir. ... Bu Suriye'deki totaliter rejimin çökmesine yol açabilir."
Pipes "bu yayınlandıktan kısa bir süre sonra ... İsrail'in önde gelen gazetesi Ha'aretz aynı fikirleri yansıtan bir makale yayınladı ve bu bakış açısı o zamandan beri oldukça" yaygınlaştığına dikkat çekiyor.
Bir makalenin Middle East Quarterly'de yayınlanması için editörlerin şu soruya "HAYIR" cevabını vermesi gerekiyor: "Bu makale diğer üç aylık dergilerde yayınlanacak bir makale mi?" Pipes hüküm süren akademik hegemonya tarafından bilimsel tartışmanın dışında bırakılanların sesini arıyor. Örneğin, Suriye uzmanları yaygın bir biçimde "köktendinci İslam'ın demokratikleşme için bir güç" olduğunu savunuyorlar.
Pipes aynı fikirde değil. "Köktendinciler 'kendi' görüşlerini totaliter güç de dahil olmak üzere gerekli her türlü araçla empoze etmeye hazır radikal ütopyacılardır. Ve sadece Orta Doğu'da değiller. İslami bir devlet haline getirmeyi hedefledikleri Amerika Birleşik Devletleri'nde de aktifler."
Geçen yaz Pipes Los Angeles Times gazetesinde çıkan ve daha sonra geniş çapta yayınlanan "Nasıl Bir İslam'ın Üstün Geleceği Önemli" başlıklı bir makale yazdı. Amerika Birleşik Devletleri'nde iki tür Müslüman olduğunu belirtti: vatansever Amerikalı ve inançlı Müslümanlar olan bütünleşmeciler ve "ülkenin tüm hastalıklarına çözüm olarak saldırgan bir şekilde İslam hukukunu empoze etmeye çalışan şovenistler." Aynı makalede1996'da Amerikan ulusal marşı çalınırken ayağa kalkmayı reddeden ve Amerikan bayrağının "zulmün ve tiranlığın bir sembolü" olduğunu söyleyen İslam'a dönen basketbolcu Mahmoud Abdel-Rauf olayından bahsetti.
Minneapolis'in Star Tribune gazetesi Amerikan-İslami İlişkiler Konseyi'nin (CAIR) ulusal iletişim direktörü İbrahim Hooper tarafından yazılan ve Pipes'in ortaya attığı konuları ele almaktan ziyade Pipes'a isimler takan ("İslam karşıtı") bir "karşı yazı" yayınladı. Amerika Orta Doğu Raporlama Doğruluğu Komitesi (CAMERA) bu yazıya "CAIR, ABD'deki Hamas bağlantılı altyapısıyla terör örgütü Hamas için siyasi bir cephedir" şeklinde bir yanıt verdi.
Pipes şu soruyu soruyor, "Bu köktendinci gruplar daha saldırgan, daha güçlü hale geldikçe Amerika nasıl tepki verecek? Onları yatıştırarak mı?" Ardından şu önerisini sunuyor: "ABD hükümeti ve siyaset organı KKK [Ku Klux Klan] gibi onları da itibarsızlaştırmalı. Radikal olmayan Müslümanları yüceltmelidir."
1.93 boyunda ve 50 yaşındaki Daniel Pipes, Weil, Gotshal & Manges avukatlık bürosunun New York şehrindeki ofisinde gerçekleşen bir "Orta Doğu Brifingi" sırasında misafir konuşmacılardan, bu meyanda ABD'nin Birleşmiş Milletler temsilcisi Dr. Jeanne Kirkpatrick'den daha üstün bir performans sergiliyor. Bayan Kirkpatrick 1999 sonbaharında "sadece davetiye" ile katılınan bu etkinlikteki yedi konuşmacıdan biriydi. Şirket yöneticileri, diplomatlar, gazeteciler, akademisyenler ve dış politika uzmanlarından oluşan 75 kişilik gruba Suriye'nin Lübnan üzerindeki "ölümcül kavrayışını" ve FKÖ'nün 1983'teki 248 Amerikan deniz piyadesinin Suriye-destekli öldürülmesinde nasıl suç ortağı olduğunu anlattı.
Dr. Kirkpatrick, "Daniel derin bir bilgi birikimine, aktif ve verimli bir zihne sahip bir bilim adamı ve entelektüeldir. Onun yazılarını ve Middle East Quarterly dergisinin kuruluşunu göz önüne bulundurduğunuzda Amerika'nın Orta Doğu, özellikle Suriye hakkındaki görüşleri önemli ölçüde etkilendi" iddiasında bulunuyor.
Pipes'ın belirlediği diğer konuşmacılar Taliban'ın Birleşmiş Milletler temsilcisi Abdul Hakeem Mujahid ve Saddam Hüseyin rejimini devirmeyi planlayan Iraklı muhalefet lideri Ahmed Çalabi idi. Daniel Pipes Çalabi'nin planı ve Irak'ta BM onaylı denetimler konusunda ne düşünüyor?
"İki anlayışım var. Saddam hem insani hem de Amerikan çıkarları açısında korkunç. Ancak, biz Amerikalılar kendimizi diğer insanların sorunlarını yüklenmek ve böylece herkesi zor durumdan kurtarmaya meyilliyiz. Neden bölgedeki ülkelere çabalarımıza katılmaları için yalvarıyoruz? Kuveytliler ilgisizler ve neden olmasınlar? Nasıl olsa Amerika bütün işi yapıyor, bu yüzden biz de fayda sağlayabiliriz diyorlar. Dengeyi tersine çevirmek isterim: Saddam ile ilgilenmemiz için bize yalvarmalarını sağlayın."
İsrail ile Araplar arasında gerçek bir barış için neye ihtiyaç olduğu söz konusu olunca Pipes tek bir fikre sahip. 11 Mart 1998'de Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin bir alt komitesi önünde ifade verdi ve Amerika Birleşik Devletleri'nin "Araplardan orantılı bir yanıt gelene dek açık uçlu İsrail uzlaşma taleplerinin sona erdirilmesini" desteklemesini tavsiye etti.
"[Araplar] barışı sağlamanın ahlaki ve siyasi yükümlülüğün İsrail'e değil, kendilerine ait olduğunu anlamalıdırlar." Eski Commentary dergisi editörü Norman Podhoretz "Daniel neden bahsettiğini biliyor" diyor. Pipes, Amerikan Yahudi Komitesi tarafından yayınlanan Commentary dergisine sık sık katkıda bulunuyor. "İsrail'in karşılaşacağı pek çok doğruları ve gerçekleri açıklığa kavuşturdu ve İsrail ile Araplar arasındaki barış şansına ilişkin fikir iklimini değiştirmeye yardımcı oldu. Güvenilir ve lafını esirgemiyor."
Pipes, "1967'de ele geçirilen topraklar konusunda İsrail'in temelde iki pozisyonu var" diye açıklıyor. "Biri stratejik veya dini açıdan İsrail'in tüm bölgelere tutunması gerektiğidir. Bu savunulamaz bir teori çünkü İsrail iradesini tüm dünyaya karşı bastıramayacak küçüklüktedir. Diğeri ise İsrail'in çıkarlar ve güvenceler için topraktan vazgeçmesidir. Bunu kabul ediyorum ama hangi çıkarlar, hangi güvenceler. İsrail'in Araplar arasında bir fikir değişikliği olduğuna dair daha önemli belirtilere ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim – artık İsrail'i yok etme niyetinde değiller, Orta Doğu'da Yahudi devletinin daimî varlığı ile ilgili bir uzlaşmaya varmışlar. Ancak bunun olduğunu görmüyorum."
"Prensip olarak barış sürecine karşı değilim, sadece çok hızlı ilerlediğini düşünüyorum. İsrail Araplar fikirlerini değiştirene kadar beklemeli. Bu arada bir caydırıcılık politikası izlemeli." Bu yaklaşımın sakıncaları olduğunun farkındayım: Pahalı, pasif ve sıkıcı. Ama gerçekçi. Savaş ve barış konusundaki temel kararların Araplar tarafından verildiğini kabul ediyor. İsrailliler kendilerinin yaptıklarını düşünmekten hoşlanıyorlar ama gelişen bir ekonomi, dinamik bir toplum ve güçlü bir ordu bu temel gerçeği değiştirmiyor.
"İsrailli seçmenlerin görüşleri oldukça açık. Bitmesini ve bir an önce bitmesini istiyorlar. İsrail Başbakanı Barak'ın Lübnan'dan Temmuz 2000 itibarıyla çıkma sözü bunun bir örneği. Bir diğeri de Filistin Yönetimi'nin anlaşmaları yerine getirme konusundaki ilgisizliğini görme. Barak Filistinlilerin sadece Arafat'a başka bir anlaşmaya varmak için baskı yapmasını talep ediyor. Bu insanın kafasını karıştırıyor? Ne? Arafat'ın daha fazla toprak elde edeceği başka bir anlaşma mı? Anlaşmaların imzalandığını ve sonra da anlaşmalara uyma konusunda bir ilgi gösterildiğini duymadım. Bugün İsrailliler beni biraz şaşırttı."
Ancak Pipes, İsrail'in siyasi kültürünün Filistinli Araplar üzerindeki etkisini de gözlemliyor. İbranice öğrenmeleri, İsrail haberlerini dinlemeleri, kendi liderlerinden talepte bulunmaları Filistin'in mevcudiyetinin diğer Arap bölgelerine göre daha açık bir mizaca sahip olacağına dair umut veriyor.
Tabloda yeni bilgi belirdikçe Pipes bunu bir bağlama oturtuyor. Entelektüel Filistinli Edward Said'in üst sınıf Mısırlı bir ailede büyüdüğü ortaya çıktığında Pipes Jerusalem Post gazetesinde Kahire'de doğup büyümüş olan diğer ünlü bir "Filistinli," Yaser Arafat hakkında bir yazı yazdı. Ve hükümet sponsorluğundaki Mısır medyası dayanaksız bir şekilde ABD'nin karadan havaya füzesinin Mısır Hava Yolunun 990 sefer sayılı uçuşunun düşmesine neden olmuş olabileceğini yazdığında, Amerikalıların soruşturması kazaya Mısırlı bir pilotun neden olduğunu çok güçlü bir olasılık olarak ortaya çıkardığında Pipes derinlemesine bir şekilde Mısır-ABD ilişkisi üzerinde düşündü. 24 Kasım 1999'da bir Wall Street Journal makalesinde Pipes, "Dışişleri Bakanlığı'nın Mısır ile 'uzun ve yakın bir dostluk' olarak adlandırdığı ilişkisine rağmen, ABD uzun zamandır otomatik pilotta olan Kahire ile devam eden ilişkilerine yakında bakmalıdır" diye yazdı.
Bir adım öne çıkma ve fikrini ifade etme istekliliği Pipes'ın sık sık televizyon "haber" programlarında görünmesine neden oluyor. Pek çok diğer programın yanında ABC World News, CBS This Morning, CBS Reports, CNN Special Events, Ateş Hattı, Günaydın Amerika, NewsHour with Jim Lehrer, Nightline ve The Today Show'da yer aldı.
Pipes, Orta Doğu'nun karmaşıklıklarını etkileyici bir basitlikle açıklama konusunda benzersiz bir yeteneğe sahip. Ancak 15 yıl boyunca bilgiyi yaymasına, 10 kitap yayınlamasına, birkaç kitabın editörlüğünü yapmasına ve sayısız dergi ve gazete makalesi yazmasına rağmen Pipes hala hiçbir üniversiteden tek bir teklif almadı. Neden?
"Bir akademisyenin karmaşık fikirlerine değil, bir kamyon şoförünün basit politikalarına sahibim. Benim bakış açım yüksek öğrenim kurumlarının bakış açılarıyla uyumlu değil." Daniel Pipes bugünün akademinin politik olarak doğru ambiyansına uymayabilir ama kendine özgü analizi için ona önem veren geniş ve giderek büyüyen bir dinleyici kitlesine sahip. Eskiden böyle birine peygamber derlerdi. Aynı şekilde insanlar dinlemedikleri için pişman olurlardı.