Sovyet doktrini ve Rus tarihsel deneyimi günümüzde büyük bir endişe kaynağı oluşturuyor.
Peggy Noonan, "Putin Nükleer Nükleer Tabuyu Kırabilir" (Bildiriler, 30 Nisan) isimli makalesinde Vladimir Putin'in tehditlerini ciddiye almamız gerektiğini ikna edici bir şekilde anlatıyor. Amerikalıların nükleer silah konuşlandırmanın imkansızlığına ilişkin varsayımları ("Olmayacak! Asla olmadı!") yanlıştır.
Bayan Noonan bu sonuca Rusya'nın Ukrayna'daki zayıf askeri performansına ve Bay Putin'in nihilist karakterine bakarak varıyor. Peki ben üçüncü bir tarihsel faktör önerebilir miyim? Bay Putin Sovyetlerin adamıdır; yaşamanın ilk 39 yılını Sovyetler Birliği'nde yaşadı, KGB dış istihbaratında yarbay rütbesine yükseldi ve SSCB'nin çöküşüne alenen ağıt yaktı. Sovyet doktrinleri tarafından şekillendirildi ve bu doktrinleri yansıtmaya devam ediyor.
Bu doktrinlerden biri nükleer silahların kullanılmasıyla ilgilidir. Neredeyse tam olarak 45 yıl önce, babam Richard Pipes, Commentary dergisindeki "Neden Sovyetler Birliği Savaşabileceğini ve Bir Nükleer Savaş Kazanabileceğini Düşünüyor?" başlıklı makalesinde bu doktrini açıklamıştı.
"SSCB tarafından son yirmi yılda benimsenen stratejik doktrin, Amerika Birleşik Devletleri'nde benimsenenle taban tabana zıt bir politika gerektiriyor" diye yazmış. "Uzatılmış bir nükleer savaş kavramı, savaşı bire iki takas olarak düşünen Batılı stratejistler tarafından reddedilmesine rağmen, Sovyet düşüncesinin derinlerine işlemiş durumda... Biz nükleer silahları caydırıcı olarak görürken, Ruslar 'zorlayıcı' olarak görüyor." Ve sözlerini şöyle bitirmiş: "Nükleer savaşı her iki taraf için de olanaksız ve intihara meyil olarak görmemizde ve baş düşmanımızın bunu kendisi için mümkün ve kazanılabilir olarak görmesi gerçeğinde doğuştan istikrarsızlaştırıcı bir şey var."
Neredeyse yarım yüzyıl sonra, bu makale ABD'li politikacılar tarafından yeniden okunmayı hak ediyor.
Daniel Pipes
Başkan, Orta Doğu Forumu
Philadelphia