Söyleşi: Alberto Simoni
Tarihçi ve Orta Doğu Forumu Direktörü Daniel Pipes, İsrail'in Suriye'deki misillemeleri ve Lübnan sınırındaki çatışmaların ötesinde Orta Doğu'yu tartışıyor. Kızıldeniz ve ötesi ona tuhaf gelişmelerin yaşandığı bir yer olarak görünüyor. Gerilimin daha da somutlaştığı geçen hafta onu şaşırtan şey, "İran topraklarından Hint Okyanusu'ndaki bir Japon gemisine yapılan saldırı" oldu.
Neden tuhaf?
"Çünkü bu, uluslararası sularda Tahran tarafından gerçekleştirilen bir eylem, [her zamanki gibi] onun ajanları tarafından değil. ABD hükümetinin kendisi de bunu söylüyor."
Sizce bir karşılık verilecek mi?
"Bence Washington'un başka seçeneği yok ama şu anda buna dair herhangi bir işaret görmüyorum."
Tahran operasyonlarını yoğunlaştırarak ne mesaj veriyor?
"Washington İran'la doğrudan bir çatışmadan kaçınmak için her yolu deniyor ama İranlılar giderek daha saldırgan hale geliyor; bir ABD-İran çatışmasından kaçınmak giderek zorlaşıyor. Kızıldeniz'de Husi milislerin eylemleri kışkırtıcı, Hint Okyanusu'ndaki saldırı da orayı bir çatışma alanı haline getiriyor. Tahran'da birileri kavga istiyor gibi görünüyor."
Bu sizi şaşırttı mı?
"Evet, çünkü biz sadece Tahran'ın ajanlarının -Hamas, Hizbullah, Husiler, Suriye ve Irak'taki cihatçı gruplar- saldırılarına alışmıştık. Ancak şimdi İran rejiminin kendisi devreye girdi ve uluslararası bir ticaret yolunu vurdu. Ya uluslararası siyasetin dinamiklerini anlamıyor ya da daha önce de söylediğim gibi birileri kavga istiyor. Bu iki açıklama da İslam Cumhuriyeti için anormal."
Tahran'a bağlı bölgesel milisler operasyonel kabiliyet ve hedefler açısından Tahran'a ne kadar bağımlı?
"Bu milisleri Tahran'a bağımlılıkları açısından karakterize eden derin farklılıklar var. Bazıları İran'ın gündemine tam olarak uymuyor. Hepsinin şu ya da bu ölçüde özerkliği var. Kendi fonlarını topluyor, kendi savaşçılarını eğitiyor ve kendi hedeflerinin peşinden gidiyorlar. Hiçbiri sadece Tahran'ın emirlerine itaat etmiyor."
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken önümüzdeki hafta yeniden İsrail'e gidiyor. Masada bölgesel tırmanma korkusundan Netanyahu'ya Gazze'deki askerî harekâtı azaltması ve daha cerrahi eylemleri tercih ederek Gazze'deki sivil ölümlerini azaltması için baskı yapılmasına kadar pek çok konu var. İsrailliler ABD baskısına boyun eğecek mi?
"[İsrail'e nasıl savaşacağını söylemek] son derece alışılmadık bir talep. Washington İngilizlere Falkland'da ne yapmaları gerektiğini söyledi mi? Ya da Fransa'ya Batı Afrika'da? Hayır, çünkü bu bir hata olurdu. Normalde müttefiklere taktiksel düzeyde ne yapacaklarına ve bir çatışmayı nasıl yürüteceklerine karar verme özgürlüğü bırakırız. Dönüp baktığımızda, İsveçliler ve diğerleri Vietnam'da bize ne yapacağımızı söylediğinde biz Amerikalılar bundan hoşlanmamıştık."
Netanyahu ve Biden'ın çatışma sonrası ve Filistin Yönetimi'nin Gazze'deki rolü konusunda da derin görüş ayrılıkları var. Siz ne düşünüyorsunuz?
"Gazze'de yönetimi Filistin Yönetimi'ne bırakmak çok saçma. Bunun en az iki nedeni var: Birincisi, [Filistin Yönetimi Başkanı] Mahmud Abbas Hamas saldırısını kınamadı ve ayrıca Gazze'yi yönetmek için çok zayıf. İkincisi ve en önemlisi, İsrail'in yerel bir yönetim ve polis gücü oluşturmak için Hamas karşıtı Gazzelilerle çalışması en iyisi olacaktır. Gazze'de Hamas'a karşı köklü ve yaygın bir düşmanlık var, yani çatışmalar sona erdiğinde İsrail'le çalışmaya hazır bir halk var."
Filistin Yönetimi ve Arap ülkeleri olmadan da yönetebilirler mi?
"İsrail Gazze sakinleriyle birlikte çalışabilir ve çalışmalıdır. Arap ya da Batılı güçlere ihtiyaçları yoktur."
Bu iki devletli çözüme giden bir yol mu?
"Teoride iki devletli çözüme karşı değilim ama şu anda [Filistinliler Yahudi devletinin kalıcı varlığını kabul etmeden önce] bu bir saçmalık."