İngilizceden çeviren: Sinan Dinçer
İstanbul'a bu hafta gerçekleştirdiğim ziyaret, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin 1923'ten beri karşılaştığı en büyük badirelerden birine denk geldi. Mustafa Kemal Atatürk 'ün Osmanlı İmparatorluğu'nun enkazından çıkardığı Cumhuriyet, Batı'nın kendine güveninin dorukta olduğu, Avrupai yaşam tarzının küresel şablon olarak kabul edildiği bir dönemde kuruldu. Atatürk'ün yaptığı refomların çoğu başarılı bir biçimde kök saldı. Arap harflerine geri dönüş ya da soyadlarının kaldırılması artık söz konusu değil. Buna karşın Türkiye genel olarak İslami yaşam tarzına çark etti. Okullarda yaygınlaşan dini eğitime ve devlet tarafından finanse edilen camilerin artmasına bir de türbanlı kadınların çoğalması eklendi. Bu dinci yükseliş, Meclis'te İslamcıların güçlü bir şekilde temsil edilmesine neden oldu. 1960'larda tek sandalyeyle yola çıkan dinciler, Türkiye'nin seçim sistemindeki acayipliklerin de yardımıyla bugün Meclis'te üçte ikilik bir çoğunluğa sahipler. İslamcı partiler iki kez, 1996-1997'de ve 2002'de, Başbakanlık'ı ele geçirdiler. İlk seferde Necmettin Erbakan 'ın dikbaşlı kişiliği ve açıktan İslamcı programı, Atatürk geleneklerinin koruyucusu olan askeriyeyi harekete geçirdi ve Erkakan bir yıl içinde devrildi. Erbakan'ın düşüşünden sonra eski kurmaylarından Recep Tayyip Erdoğan şimdi iktidarda olan Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AKP) kurdu. 1996-1997'deki fiyaskodan ders çıkaran Erdoğan ve ekibi, dincileştirme konusunda çok daha dikkatli bir tavır takındı. Ancak Erdoğan,
geçen ay yakın arkadaşı Abdullah Gül 'ü Cumhurbaşkanlığı'na aday göstererek fazla ileri gitmiş oldu. Birbiri ardına yaşanan gelişmeler sonucunda, hem Meclis'in hem de cumhurbaşkanının yakın zamanda seçilmesi gerekiyor. İnsanın sorası geliyor: AKP yeniden Meclis'teki sandalyelerin çoğunluğunu kazanabilir mi? Eğer kazanamazsa bir koalisyon hükümeti kurabilir mi? Kendi saflarından birini Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtabilecek mi? Daha da önemlisi, AKP liderliğinin niyeti nedir? Erbakan'ın akıbetinden ders çıkaran AKP, İslamcı programını koruyup hedeflerini gizlemeyi öğrendi mi? Yoksa gerçekten bu emellerden vazgeçip laikliği kabullendi mi?
AKP'nin emellerine dair sorulara ancak spekülasyonla yanıt verilebilir. 2005 yılı ortalarında Türkiye'ye gerçekleştirdiğim bir ziyaretten sonra, AKP'nin gizli bir gündemi olup olmadığını değerlendirmenin, iki yönde de kanıtların bulunduğu dikkate alındığında "incelikli bir düşünsel bulmaca" olduğuna karar kıldım. İki yıl sonraki ziyaretimde de durumun değişmediğini gözlemledim. Yalnızca inceleyecek ve yorumlayacak daha fazla veri var.
Her yabancı devlet gibi her Türk de AKP'yi kendisi değerlendirmeli. Her ne kadar anketler Türk seçmenlerin henüz kararsız olduklarını gösterse de, yabancı liderler Erdoğan'da karar kıldılar. Avrupa Konseyi askeri müdahaleyi kınadı. ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice , daha da ileri giderek AKP'nin "Türkiye'yi Batı'ya, Avrupa'ya doğru çekme" çabalarını övdü ve özellikle de bireysel ve dini özgürlükler alanında Türkiye'nin yasalarını Avrupa'ya uyumlulaştırma çalışmalarını destekledi. Ancak Rice'ın açıklaması AKP'nin zinayı cezaya tabi kılarak ve alkolsüz bölgeler yaratarak İslam kanunlarını uygulamasını, İslami mahkemeleri laik mahkemelere tercih etmesini, sırtını kara paraya dayamasını, dini azınlıklara karşı ayrımcılığını ve siyasi muhaliflerini bastırmasını görmezden geliyor.
Amerikan desteği AKP'ye oy kaybettirebilir Öte yandan Avrupa Birliği üyeliği AKP'ye büyük bir ek yarar sağlıyor: Türkiye'nin ezeli laik askeri liderliğinin siyasi rolünü azaltarak paradoksal bir şekilde İslami kanunların uygulanmasının yolunu açıyor. AKP'nin temkinli tavrı, subayların iğdiş edilmesini telafi edebilir mi? Sonuçta Bakan Rice, ABD-Türkiye ilişkilerindeki AKP kaynaklı gerilimleri de görmezden geliyor.
Ancak Rice'ın yüzeysel analizinin beklenmedik bir faydası da var: Türkiye'deki mevcut ateşli Amerikan karşıtılığı veri alındığında, Amerikan desteği AKP'ye oy kaybettirebilir. Şaka bir yana, Washinton AKP'ye destek olmayı bırakıp doğal müttefikleri olan laiklerden yana tavır almalı.
(*) Yazar, Ortadoğu Forumu'nun yöneticisidir .