"Taraf" 22 Ocak 2010'da, Balyoz komplo teorisini açıkladı. |
Türk ordusu uzun süredir ülkenin en güvenilen kurumu ve Atatürk'ün mirasının, özellikle laiklik anlayışının koruyucusu olagelmiştir. Ülkenin kurucusuna olan bağlılık kuru kuruya bir soyutlama değil bir Türk subayının yaşamının en gerçek ve merkezi parçasıdır; gazeteci Mehmet Ali Birand'ın belgelediği üzere Harbiyeli subaylar Atatürk'ün isminin zikredilmediği bir saat bile geçirmezler.
Ordu eksenden sapan politik süreci yoluna sokmak için 1960 ve 1997 yılları arasında dört kere müdahale etti. Bu müdahalelerin sonuncusunda Necmettin Erbakan'ın İslamcı yönetimini görevi bırakmaya zorladı. Erbakan'ın, bu deneyimi yaşayan kadrosundan bazı kişiler daha dikkatli hareket eden Adalet ve Kalkınma Partisi'nde yeniden organize oldular. Türkiye'deki belirleyici 2002 seçimlerinde yüzde 34 oy alarak, halkın güvenini yitirmiş ve kendi içinde bölünmüş merkez partilerine büyük bir fark attılar.
AKP, meclisteki sandalyelerin yüzde 66'sını kazanıp çoğunluğu sağlayınca ve ender rastlanılan tek parti hükümetini kurunca iktidar el değiştirdi. AKP İslamcı bir düzenin temellerini atma fırsatından ustaca yararlanmakla kalmadı buna karşı koyacak hiç bir parti ya da lider çıkmadı. Sonuç olarak AKP 2007 seçimlerinde oy oranını büyük ölçüde arttırıp yüzde 47'ye çıkarttı ve meclisteki sandalyelerin yüzde 62'sini aldı.
AKP ardı ardına gelen seçim başarıları sonucunda cesaretlenip dikkati elden bıraktı ve ülkeyi hayal ettiği Türkiye İslam Cumhuriyeti rüyasına doğru götürmeye hızla devam etti. Parti cumhurbaşkanlığına ve adli kurumlara yandaşlarını getirirken eğitim, iş dünyası, medya ve diğer önde gelen kurumlardaki kontrolünü arttırdı. Hatta laiklik yanlılarının, Türklerin "derin devlet" adını verdikleri yapı – haber alma servisleri, güvenlik kurumları, yargı – üzerindeki kontrolüne bile meydan okudu. Sadece ülkenin istikametinin nihai belirleyicisi olan orduyu kontrol altına alamadı.
Hava Kuvvetleri eski komutanı Orgeneral Ibrahim Firtina, mahkemede hükümeti devirme suçlamasıyla sorgulandı. |
AKP 2007 yılında Ergenekon adında özenle hazırlanmış bir komplo teorisi tertipledi ve aralarında seçilmiş hükümeti devirmek için plan yapma suçlamasıyla bazı subaylar da dahil olmak üzere yaklaşık 200 AKP muhalifini tutukladı. Ordu bu gelişme karşısında pasif kalınca AKP 22 Ocak'ta Balyoz adında ikinci bir komplo teorisi hazırlayarak bahsi artırdı.
Ordu yasa dışı eylemlerde bulunduğunu yalanladı ve Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ "Sabrımızın bir sınırı var" uyarısını yaptı. Buna rağmen hükümet geri adım atmadı ve 22 Şubat'ta, aralarında hava ve deniz eski komutanlarının da bulunduğu 67 muvazzaf ve emekli subayı tutukladı. Bugüne kadar 35 subay hakkında dava açıldı.
Böylelikle AKP, Genelkurmayı düelloya davet ederek hiç de hoş olmayan iki seçenekle baş başa bıraktı: 1) Bazı konularda AKP'ye rıza göstermeye devam etme ve 2011'de yapılacak adil bir seçimle bu sürecin sona erip tersine dönmesini ümit etme; 2) Ya da seçmenlerin tepki olarak İslamcıları seçimle güçlendirme riskini göze alarak bir darbe yapma.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumurbaşkanı Abdullah Gul ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Ilker Basbug 25 Şubat'ta bir araya gelerek, görüştüler. |
Türkiye'nin İslam dünyasındaki önemi, bu krizin sonucunun dünyanın her yerindeki Müslümanlar için etkileri olacağını gösteriyor. AKP'nin ordu üzerinde tahakküm kurması İslamcıların, Müslüman dünyanın en kuvvetli laik kurumunu kontrol altına almaları ve şu an için durdurulmaz oldukları anlamına geliyor. Eğer ordu bağımsızlığını sürdürebilirse, Atatürk'ün görüşleri Türkiye'de yaşamaya ve tüm dünyadaki Müslümanlara İslamcı köktendinciliğe karşı bir alternatif sunmaya devam edecek.