(Roman geleneğinde) daha çok kültüre odaklanan Fransız ile ırk, hiyerarşi ve aile odaklı İngiliz İmparatorlukları tarihsel olarak farklı nüfuz alanlarına sahipti. Bu farklılık çeşitli biçimler aldı; bir Fransız sömürgesi olan Nijer'in en küçük kasabalarında bifteck-frites (biftek ve kızarmış patates) bulunabilirken, Nijerya'ya komşu şehirlerde bile İngilizlere özgü hemen hemen çok az gıda ürünü bulunur. Senegalli Léopold Senghor oldukça önemli Fransız bir şair ve kültürel figür haline gelmişken, Bengalli Rabindranath Tagore Hintli kökeninin ötesine geçememiştir.
Aynı şekilde, Fransız ve İngiliz politikacılar İkinci Dünya Savaşı sonrası Batılı olmayan halkların ülkelerine olan ilk göçlerine de karakteristik olarak farklı tepkiler verdiler. Napolyon'dan beri Fransa'nın tartışmasız en önemli lideri olarak kabul edilen Charles de Gaulle kültüre odaklanırken, Birleşik Krallığın yükselen yıldızı Enoch Powell ırk üzerinde durdu. 5 Mart 1959'da de Gaulle'ün (1890-1970) yaptığı konuşmadan başlayarak bu konudaki konuşmaları şöyledir:
C'est très bien qu'il y ait des Français jaunes, des Français noirs, des Français bruns. Ils montrent que la France est ouverte à toutes les races et qu'elle a une vocation universelle. Mais à condition qu'ils restent une petite minorité. Sinon, la France ne serait plus la France. Nous sommes quand même avant tout un peuple européen de race blanche, de culture grecque et latine et de religion chrétienne.
Qu'on ne se raconte pas des histoires ! Les musulmans, vous êtes allés les voir ? Vous les avez regardés avec leurs turbans et leur djellabas ? Vous voyez bien que ce ne sont pas des Français ! Ceux qui prônent l'intégration ont une cervelle de colibri. Essayez d'intégrer de l'huile et du vinaigre. Agitez la bouteille. Au bout d'un moment, ils se sépareront de nouveau.
Les Arabes sont des Arabes, les Français sont des Français. Vous croyez que le corps français peut absorber dix millions de musulmans, qui demain seront vingt millions, après demain quarante ? Si nous faisions l'intégration, si tous les Arabes et les Berbères d'Algérie étaient considérés comme des Français, les empêcheriez-vous de venir s'installer en métropole, alors que le niveau de vie y est tellement plus élevé? Mon village ne s'appellerait plus Colombey-les-Deux-Eglises mais Colombey-les-Deux-Mosquées.
Tercümesi:
Onların sarı Fransız, siyah Fransız, kahverengi Fransız olmaları çok iyi bir şey. Onlar Fransa'nın bütün ırklara açık ve evrensel bir misyona sahip olduğunu gösteriyorlar. Ancak, bu küçük bir azınlık olarak kaldıkları durumda iyi bir şey. Aksi takdirde, Fransa artık Fransa olmayacaktır. Biz temel olarak Yunan ve Latin kültürüne sahip, dini Hristiyan olan Avrupalı beyaz bir halkız.
Bana hikaye anlatmayın! Müslümanlar, onları görmeye gittiniz mi? Türbanları ve mintanları içinde onları incelediniz mi? Fransız olmadıklarını görebilirsiniz! Entegrasyonu savunanlar bir sinek kuşunun beynine sahipler. Yağ ve sirkeyi karıştırmayı deneyin. Şişeyi çalkalayın, bir saniye sonra yeniden ayrışacaklardır.
Arap Arap'tır, Fransız da Fransız. Fransa'nın sayıları yarın yirmi milyona, daha sonra kırk milyona ulaşacak on milyon Müslümanı içine alabileceğini düşünüyor musunuz? Eğer entegre olursak, eğer tüm Araplar ve Cezayir Berberileri Fransız olarak kabul edilirse onların yaşam standardının çok daha yüksek olduğu Fransa'ya yerleşmesini engelleyebilir misiniz? Benim köyümün adı artık Colombey-İki Kilise değil Colombey-İki Cami olacaktır.
Muhafazakar İngiliz politikacısı Enoch Powell (1912–1998), siyahların Birleşik Krallığa büyük boyutlu göçünün felaketle sonuçlanacağını öngördüğü "Kan Nehirleri" başlıklı konuşmasını 20 Nisan 1968'de yaptı. Konuşmasına neyin olmakta olduğuna işaret ederek başladı:
İngiltere tarihinin hiç bir döneminde görülmeyen total bir dönüşüm. Şu andaki eğilimler devam ederse, on beş ya da yirmi yıl içinde bu ülkede sayıları 3.5 milyonu bulan İngiliz Milletler Topluluğu göçmeni ve onların torunları olacaktır. ... Tanrıların yok etmek istediği bu insanlar, önce çıldırtıyorlar. Yılda, büyük olasılıkla gelecekte göçmen kökenli nüfusun büyüme malzemesi olacak 50.000 aile efradının akışına izin veren bir ulus olarak deli, gerçek anlamıyla deli olmamız gerekir. Bu kendi ölüsünü yakmak için odunları tepeleme yığmakla meşgul bir ulusu seyretmek gibi bir şey.
Göçü durdurmanın yanı sıra Powell yeniden göç ya da göçmenlerin yeniden geldikleri ülkelere geri dönmeleri çağırısında bulundu.
Eğer göç dalgası yarın sona ererse, göçmenlerin ve torunlarının artış hızı önemli ölçüde azalacaktır, ama muhtemel göçmen sayısının nüfus içindeki oranı ulusal tehlikenin temel karakterini etkilemeyecektir. Büyük bir kısmını son on yılda bu ülkeye giren kişilerin oluşturduğu bu sorun çözümlenebilir. Bu nedenle, Muhafazakar Parti'nin ikinci ögesi olan yeniden göçü teşvik etme politikası acilen uygulanmalıdır.
Powell ayrıca göçmenlerin kayırılmalarını da engellemek istedi:
Bu ülkenin vatandaşları hukuk önünde eşit olmalıdırlar ve kamu otoritesi aralarında ayrım yapmamalı ya da fark gözetmemelidir. ... Bu göçmenlerin ve göçmen torunlarının ayrıcalıklı veya özel bir konuma koyulmaları ya da bir kişinin kendi işlerini yönetirken bir vatandaş ile diğeri arasında ayrımcılık yapmasının engellenmesi anlamına gelmez.
Powell bu konudaki etkileyiciliğini artırdı:
İster aynı türün ve 1930lardan sonra bu ülkeyi karşı karşıya kaldığı yükselen tehlikelere karşı körleştirmeye çalışan aynı gazetelerin lider-yazarları olsun ister saraylarda yasayan, başlarının üzerlerine çektikleri yatak örtüleri ile ihtiyatla durumu idare eden başpiskoposlar olsun gerçekler avaz avaz kendi deyimleriyle "ayrımcılık karşıtı" kanun talep edenler tarafından bundan daha yanlış bir biçimde algılanamaz.
Son olarak, Powell entegrasyona da şiddetle karşı çıktı.
Nüfusa entegre olmak bütün gerekli amaçlar için nüfusun diğer üyelerinden ayırt edilemeyecek olma anlamına gelir. Şimdi, her zaman, belirli fiziksel farklılıkların, özellikle renk farklılığının olduğu durumlarda entegrasyon bir süreden sonra imkansız değildir, zordur.
Ve en sonunda:
İleriye baktığımda bir felaketin geleceğini önceden hissediyorum. Bir Romalı gibi, "Tiber nehrinin kandan köpürdüğünü" görür gibiyim.
Bu konuşma ile Powell'ın bir zamanlar umut verici olan siyasi kariyeri sona erdi.
Yorumlar:
(1) Sırasıyla bu iki konuşma da bugün 54 ve 45 sene önce olduğundan çok daha geniş bir desteğe sahiptirler.
(2) Aynı zamanda, bugün hiç bir önemli politikacı bu ikisi gibi bu kadar direkt konuşma cesaretini gösterebilir.
(3) Bugün üstünde durulan İslam'dan konuşmaların hiçbir yerinde bahsedilmemektedir. De Gaulle Şeriat ve töre cinayetlerinden değil "türban ve mintanlardan" bahseder. Powell İslamcı üstüncülüğe veya kadın sünnetine değil, "belirli fiziksel farklılıklara, özellikle renge" dikkat çeker.