İslam Devleti'nin (İD) yakaladığı Yezidi kadın ve çocuklari köleleştirdiği bilinen bir gerçek; örneğin bir Birleşmiş Milletler raporu "300 [Yezidi] kadının köleliğe zorlanmış" olduğunu tespit etmiş durumda Şimdi İD bir çok dilde yayınlanan içi kof dergisinde bu uygulama için teolojik gerekçesini sunuyor.
İngilizce Dabiq dergisinde yeni yayınlanan dört sayfalık "Kıyametten Önce Köleliğin Yeniden Dirilmesi" isimli makalenin çoğu başlıktaki konu üzerinedir: kıyamet günü yaklaştıkça kölelik işlevini nasıl yerine getirecek. Yazının geri kalanı çoğunlukla Irak'ın Sincar bölgesinde yaşayan ve sufilikten etkilenmiş İslam öncesi bir dine dayanan, sayıları bir milyondan biraz fazla olan eski bir dinin inananlarının, Yezidilerin köleleştirilmesini rasyonelleştirir, İsmi meçhul yazar onların tektanrıcı olmadıklarını, "gerçekten sapan" bir inancı takip ettiklerini savunuyor. Bu nedenle de himaye altında (zimmi) olmayı hak etmiyorlar.
Ardından da bu kararın etkilerini açıklıyor ve ilk olarak (çevirilerimi köşeli parantez içine aldım] şunu ileri sürüyor,
İslam Devleti bu grupla İslam hukuku ile ilgilenenlerin [fukaha] büyük çoğunluğu müşrikler [çoktanrıcılar] ile nasıl ilgilenilmesi gerektiğini belirtiyorsa öyle ilgilendi.
Diğer bir deyişle, İD tam olarak, üzerinde mutabık olunan modernlik öncesi İslami hukuk geleneğini izliyor.
Yahudiler ve Hıristiyanların aksine, cizye ödemeye mahal yoktu.
Müslüman olmayanlar tarafından Müslüman derebeylerine "korunma" karşılığında ödenen vergi Cizye tektanrıcılara mahsus bir ayrıcalıktır. Yezidiler tektanrıcı olmadıkları için bu ayrıcalıktan yoksundurlar.
Ayrıca kadınları çoğu İslam hukukçusunun köleleştirilemeyeceğini belirttiği, sadece tövbe etme veya kılıçla cezalandırma uyarısı verilebilen dönme kadınların aksine köle yapılabilirler.
İslam hukuku uzmanlarına göre, Yezidiler dönme olmadıkları için köle yapılabilirler.
Yezidi kadınlar ve çocuklar yakalandıktan sonra Sincar operasyonuna katılan İslam Devleti savaşçıları arasında Şeriat kanunlarına göre paylaştırıldılar, kölelerin beşte biri ganimet olarak [ganimetin beşte biri devlete gider] İslam Devleti otoritelerine devredildiler.
İslam Devleti böylelikle savaş ganimeti ile ilgili klasik İslam öğretisini uygulamış oluyor.
Müşrik [çoktanrıcı] ailelerin böyle büyük ölçekli bir şekilde köleleştirmesi bu Şeriat kanunun terk edilmesinden beri belki de yapılan ilk uygulama. Diğer bilinen vaka—çok küçük de olsa—Filipinler ve Nijerya'daki Hıristiyan kadınların ve çocukların orada mücahitler tarafından köleleştirilmesidir.
Yukarıdaki ibare Filipinler'deki Ebu Sayyaf Grubu ve Nijerya'daki Boko Haram grubuna atıfta bulunuyor.
Şimdi, köle yapılan Yezidi aileler, müşriklerin geçmişte Sahabeler [Peygamber'in] (Radıyallahü anhüm) [Allah onlardan razı olsun] tarafından satıldığı şekilde İslam Devleti tarafından satılmaktadırlar. Bir anneyi küçük çocuklarından ayırma yasağı da dahil olmak üzere pek çok bilinen kural yerine getirilmektedir.
İŞİD kitaba uygun davrandığını tekrardan vurguluyor. "Satıldı" fiiline dikkat edin.
Müşrik kadın ve çocukların çoğu isteyerek İslam'ı kabul etmişlerdir ve şirk [çoktanrıcılık] karanlığından çıktıktan sonra şimdi apaçık bir samimiyetle İslam'ı uygulamaya koşuyorlar.
Yazar makalesini köleliğin İslam'a dönüşü gerçekleştirme ve cennette bir yer kazanma fonksiyonunun olduğunu teyit eden üç hadis (Muhammed'in sözleri ve yaptıkları) ile sonlandırıyor. Böylece köleleştirme hem Müslüman topluma (Müslüman toplumu genişleterek) hem de bireysel kölelere (cennete erişebilirliği sağlayarak) fayda sağlamaktadır. Herkes için ne harika bir anlaşma!
Buradan çıkarılması gereken bir kaç sonuç var:
Aşırı derecede Araplaştırılmış bir İngilizce ile yazılan makale İŞİD'in hem sözlü hem de yazılı söylemini simgeliyor. İngilizce yazı için bir strüktür sağlıyor ama anahtar sözcük dağarcığı belli belirsiz görünen lehçe sayesinde (örneğin müşrik) klasik Arapça. Arapçadan başka bir dille yazılanlar, ilgeçler (') ve uzatma işaretleri (ā, ī) gereksiz bir şekilde bilimsel.
Hayatın her alanında olduğu gibi İŞİD, modern ahlak kurallarına hiçbir taviz vermeden arsızca ve vahşice modern öncesi İslami hukuku uygulamaktadır. Sanki yeniden yedinci yüzyıldaymışçasına evrensel bir hilafet kurmak istemektedir. Grup en çok, modern anlayış açısından Kuran'daki en şoke edici emirlerden olan kafa kesme ve köleleştirme ile mutlak bir şekilde övünüyor ve bu emirleri kafir addettikleri üzerinde uyguluyor.
İŞİD'in kendini Mesih sayan fanatikliği çok uzak noktalara ve çok hızla—Türkiye sınırlarından Bağdat'ın varoşlarına—ulaşırken vahşi ve gerici dürtüleri önemsiz sayıdaki gözlemciye cazip gelmektedir. Ancak eylemleri Müslüman olsun olmasın ezici çoğunluğu dehşete düşürerek İslam'a onarılmaz bir hasar vermekte ve İslam'ı kaçınılmaz bir çöküşe doğru götürmektedir.
Sayın Pipes (DanielPipes.org), Orta Doğu Forumu'nun başkanı ve Köle Askerler ve İslam (Yale, 1981) kitabının yazarıdır. © 2014 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.