13 Kasım'da gerçekleşen Paris katliamından beri saldırganların özellikle çoğunlukla Müslümanların yaşadığı Brüksel'in Molenbeek ile olan bağlantıları yüzünden Avrupa'da Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu "girilmez bölgeler" önemli bir tartışma konusu oldu. Bu tartışma 29 Ocak'ta durumu kendi gözlerimle görmek için Fransa'nın uyuşturucu ve suç istilasına uğramış 7.000 nüfuslu Marsilya bölgesine yaptığım ziyareti aklıma getiriyor.
Konut komplekslerinin olduğu bölgeye bana etrafı gezdirme görevi verilen bir belediye çalışanının sürdüğü, üzerinde belediye ait olduğuna dair bir işaret olmayan ama tanınabilir bir belediye aracıyla girdim. Maalesef, refakatçim daha çok bürokratik işlerde çalıştığından ve açık alanda deneyimsiz olduğundan durumdan ürktü ve oradan uzaklaşmak için aniden geri dönerek çevremizdeki uyuşturucu satıcılarının şüphelerini uyandırarak alarma geçmelerine neden oldu.
Biraz ilerde önümüze bir motosikletli ve bir kamyon geçti ve yakınlardaki bir otoyolda etrafımızı çevrelediler. Otomobilin ön yolcu koltuğunda otururken dört genç haydut tarafından taciz ve tehdit edildim. Belediye çalışanı onlara yalvararak şehri ziyaret eden bir sosyolog olduğumu söyledi. Onların yanıtı ise önce tehdit edici yorumlarda bulunmak sonra da arka cama bir futbol topu büyüklüğünde bir beton parçası fırlatmak oldu. Neyse ki, hiç kimseye bir şey olmadı ve bu korkutucu olaydan sonra gitmemize izin verdiler. Daha sonra belediye başkanına haydutların ses ve video kayıtlarını fotoğraflarını ve plakalarının numaralarını verdim.
Fransız yargı sisteminin işleyeceği umuduyla 10 ay kadar konuyla ilgili sessiz kaldım. Ancak bugün itibarıyla hiç kimse tutuklanmamış, dava açılmamış ve bildiğim kadarıyla gerçek bir soruşturma da yapılmamıştır.
Bu olay Avusturalya, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'da çoğunlukla Müslüman olan bölgelere yaptığım 28 ziyaret içinde büyük bir istisnaydı. HKB diyebileceğimiz (Fransızca: Hassas Kentsel Bölgeler) bütün bu yerlere bazen tek başıma bazen yanımda birileriyle, tanınmayan bir araba içinde, üzerimde normal Batı stili spor erkek kıyafetleriyle gündüz saatlerinde "gittim"-üzerimde ne polis üniforması, ne rahip kıyafeti, ne de Musevi takkesi vardı.
Pek çok HKB'de arabadan indim, çevreyi dolaştım; neredeyse her yerde fotoğraf çektim. Bazılarında durup alışveriş yaptım, yemek yedim ya da camiyi ziyaret ettim. Bir misyoner gibi İncil'in mesajını yaymak, eşcinsel onur yürüyüşüne katılmak, askere gençleri toplamak ya da uyuşturucu satıcılarının fotoğraflarını çekmek gibi kışkırtıcı hiç bir eylemde bulunmadım. Bir tehdit değildim ve bu yerlerden hiçbir kötü deneyim yaşamadan "ayrıldım." Benim HKB'ye girmem onların aslında zararsız siviller için girilebilir bölgeler olduğunu gösterir. Marsilya'da bile eğer kiralık bir araba ile görünseydim haydutlar büyük olasılıkla beni potansiyel bir uyuşturucu alıcısı olarak karşılarlardı.
Belçika başbakanının eski güvenlik danışmanı Brice De Ruyver "Brüksel'de resmi olarak girilmez bölgelere sahip değiliz ama gerçekte bu bölgeler var ve Molenbeek'te bulunmaktadırlar" diye belirtmiştir. Ancak Ocak ayında Molenbeek çevresine arabayla ve yayan dolaştım, caddelerde, dükkanlarda insanların, dikkatimi çeken her şeyin fotoğrafını çektim ve kimse benimle ilgilenmedi. Kendimi tamamıyla güvende hissettim.
Aynı şekilde, daha önce de, 2014 Kasım'ında düşmanca her hangi bir bakışla karşılaşmadan Stockholm'ün adı çıkmış Rinkeby bölgesinde dolaştım. Ancak yerel bir polis Rinkeby ile ilgili olarak "Eğer bir aracı peşinde isek, yalnız bir devriye arabasının giremeyeceği belirli bölgelere sürerek bizden kurtulabilir çünkü o bölgelerde taş yağmuruna tutulmakta ya da ayaklanmalarla karşılaşmaktayız" şeklinde ifade vermişti.
Bu deneyimleri birbiriyle nasıl bağdaştıracağız? Benim ziyaretlerim gayri-Müslim sivillerin çoğunlukla Müslümanların olduğu bölgelere genellikle korkmadan girebileceklerini saptamaktadır. Ancak hükümetin bakış açısından durum çok farklı görünmektedir. Rutin olarak itfaiyeciler, ambulans çalışanları ve hatta sosyal hizmet uzmanları düşmanlık ve şiddet ile karşılaşmaktadırlar. Örneğin, Marsilya'nın kenar mahallelerini ziyaret ettikten günler sonra bölgenin sakinleri Fransız başbakanının ziyaretine hazırlanan polise ateş açtı. Bu ve bunun gibi yerler polis için hükümet temsilcilerinin sadece ağır silahlı ve konvoy halinde bir süreliğine ve belirli bir misyon nedeniyle girdikleri girilmez bölgeyi temsil etmektedir,
Girilmez bölge terimi resmi olmayan bir terimdir (kaynağı Amerikan askeri argosudur); sözlüklerde benim vardığım sonuçlara uygun olarak iki anlam atfedilmektedir; ya (1) sıradan insanların korktukları için uzak durdukları bölge ya da (2) devlet temsilcilerinin sadece istisnai durumlarda girdikleri bölge. HKB birinci değil ikinci tanıma uymaktadır.
Bu durumda Molenbeek, Rinkeby ve Marsilya'nın kenar mahallerinin girilmez bölge olup olmadıkları kişinin neyi vurgulamayı seçtiğine bağlıdır—sıradan zamanlarda sıradan ziyaretler için erişilebilir olması ya da gerginlik sırasında hükümet yetkililerine açık olmaması. Ayrıca girilemezliğin derecelendirmeleri var, saldırıların daha sık ve şiddetli olduğu bazı yerler ve bunun daha az olduğu yerler. Ancak bu karmaşık durumda şu sonuca varılabilir—belki kısmen girilemez bölgeler?—büyük bir tehlike oluşturmaktadırlar.
Sayın Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu başkanıdır. © 2015 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.