Suudi Arabistan özellikle din söz konusu olduğunda Amerika Birleşik Devletleri'nden dünyadaki en farklı ülke olabilir. Temsilciler Meclisi üyesi Dave Brat (Cumhuriyetçi-Virgina) tarafından tanıtılan yeni ve önemli bir tasarı muazzam bir dengesizliği onarmaya yönelik bir adım atmayı hedefliyor.
Şu farklılıkları göz önünde bulundurun: Anayasadaki İlk Değişiklik ile kutsallaştırılan laiklik ABD prensiplerinin temelidir; ancak Suudi anayasasının temel ilkeleri, anayasanın ilk maddesi ile kutsallaştırılan Kuran ve Sünnet'dir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde herkes istediği tipte bir dini yapı inşa edebildiğinden Suudiler Amerika'da birbiri ardına cami yapıyorlar. Ancak, öte yandan Suudi krallığında ise sadece camilerin inşasına izin veriliyor, krallık tek bir kiliseye—ya da, hatta sinagog, Hindu-Sih, Jain ya Bahai tapınağına ev sahipliği yapmamaktadır. Suudilerin bir kiliseye izin vereceklerine dair ipuçları neredeyse on yıl geriye gidiyor ama bunun sadece bir geciktirme taktiği olmaktan öteye gitmediği biliniyor.
Amerika'da kanunları ihlal etmediğin sürece istediğin şekilde ibadetini yapabilirsin. Suudi Arabistan'da diğer yöntemler ile ibadet eden gayrimüslimler sanki bir uyuşturucu partisine katılmışlar gibi yasadışı faaliyette bulundukları gerekçesiyle suçüstü yapılabiliyorlar.
Açıkçası, Amerika Birleşik Devletleri sadece belirli bir inancın üyelerine açık olan kutsal şehirlere sahip değil. Suudi Arabistan Krallığı is bu tür iki şehire sahip, Mekke ve Medine; bu şehirlere izinsiz girerek yakalananlar Suudi yetkililerin büyük bir önemle "ağır ceza" diye adlandırdıkları bir cezayla karşılaşıyorlar.
Sadece nadir (ve olasılıkla yasadışı) istinaslar dışında, ABD hükümeti yurtdışında hiçbir dini kuruma fon sağlamaz (bu istisnalar İslami kurumlar için olma eğilimindeler). Suudi monarşisi ise aksine İslam'ın Vahabi versiyonunu küresel boyutta yaymak için bugüne kadar yaklaşık 100 milyar Amerikan Doları harcamıştır. Suudi destekli Vahabi okullarının ve camilerinin mezunları sıklıkla gayrimüslimlere yönelik siyasi şiddete teşvik edilmişlerdir.
Suudiler Vahabiliği teşvik için yaptıkları harcamaları küstahça gizlemişlerdir. Örneğin, 2005 yılına ait bir Freedom House raporu Suudi destekli kurumlar tarafından kamuya dağıtılan radikal yayınlardan bazılarını inceledi ve Suudilerin "gayrimüslimler ve Müslüman toplumun kendisi için çok ciddi bir tehlike" taşıdığı sonucuna vardı. Monarşi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en saldırgan ve etkili İslamcı örgüt olan Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi'ne de birden fazla ve cömertçe bağışta bulunmuştur.
Versiyonları her Batı ülkesinde görülen bu tutarsızlık bir çözüm gerektirmektedir. Bazı Batılı hükümetler bu durumu gidermek için anlık ve geçici adımlar atmışlardır.
- 2007 yılında Avusturalya hükümeti Suudilerin yeni bir cami inşası için Güney Avusturalya İslami Cemiyetine para gönderme talebini reddetti. O zamanki Dışişleri Bakanı Alexander Downer bu durumu, "Açıkçası, hiçbir radikal köktenci örgütün Avusturalya'ya nüfuz ettiğini görmek istemiyoruz" diye açıkladı. Sekiz yıl sonra, WikiLeaks tarafında yayımlanan Suudi gizli diplomatik yazışmaları krallığın Avusturalya'daki İslami politikaları etkilemeye yönelik yoğun ilgisini doğruladı.
- 2008 yılında Suudilerin Moskova'daki bir cami ve İslami kültür merkezinin inşaatını finanse etmeyi teklif etmesi, üç Rus Ortodoks grubun o zamanki Kral Abdullah'a krallığın kiliseler üzerindeki yasağı kaldırmasını önerdikleri bir açık mektup yazmasına neden oldu.
- 2010 yılında Norveç Dışişleri Bakanı Jonas Gahr Støre Suudi krallığının dini özgürlükten yoksun olduğu gerekçesiyle bir cami yapımı için sunulan Suudi fonunu geri çevirdi.
- Temmuzda 18 ayda 236 kişinin öldüğü Fransız topraklarında gerçekleşen birden fazla saldırının yol açtığı sersemlemeyle Başbakan Manuel Valls "belirlenecek bir süre için" camilerin diş finansmanını yasaklama konusu üzerine düşünerek yoğun bir tartışma yaşanmasına neden oldu.
Bu tek seferlik yanıtlar seçmenleri tatmin edebilir ama neredeyse hiçbir etkileri olmadı. Bu durum daha sistematik bir mevzuat gerektirmektedir.
Brat'ın önerdiği tasarı, H.R. 5824, "Din Özgürlüğünü Karşılıklı Geliştirme Yasa Tasarısı" sınırları içinde yabancı uyrukluların kendi dinlerini özgürce yaşanmasına sınırlama getiren bir ülkenin Amerika Birleşik Devletlerinde bir dini teşvik etme ya da diğer amaçlarla herhangi bir harcama yapmasının" yasadışı olmasını sağlıyor. Merhaba Suudi Arabistan!
"Bir dini teşvik etmek" aynı zamanda "dini servisleri, dini eğitimi, misyonerce sosyal yardımı, yayınları ve dini yayınların yayılmasını" da içeriyor. Suudi fonu bu yasa tasarısını hiçe sayarak akmaya devam ederse, ABD hükümeti bu paralara el koyabilir.
Tasarının üzerinde daha fazla çalışılmasına ihtiyaç var: çünkü tasarı dini yapılardan bahsetmiyor, mülke el koyulması ile ilgili herhangi bir kriter sunmuyor, ve el koyma işlemini kimin yapacağını da belirtmiyor. Ancak bu haliyle önemli bir başlangıç yapıyor. Bu tasarıyı takdir ediyorum ve acil bir şekilde göz önünde tutulmasını ve benimsenmesini teşvik ediyorum.
Amerikalılar, Batılı yaşamın temeli olan seküler prensipleri bastırmak için petrol verimliliğini kendi çıkarı için kullanan Riyad'ın (ya da aynı şekilde Tahran ve Doha'nın) tek taraflı saldırgan eylemlerine katlanamazlar. Kendimiz korumak zorundayız.
Sayın Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu başkanıdır. © 2016 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.