Yahudi Haber Ajansı yazı işleri müdürü Jonathan S. Tobin, normal şartlarda "İsrail sağının şiddetle karşı çıkacağı ve potansiyel bir koalisyon krizine yol açabilecek" olan Trump'ın beklenen planı başkenti Kudüs olan bir "Filistin'in" tanınırlığı konusunda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun "endişelenmesini gerektirecek hiçbir şey yok" diyor.
Bu endişe eksikliğinin nedeni ne? Çünkü, "Filistinliler yanılma payına bile gerek kalmadan herhangi bir barış anlaşmasına 'hayır' diyecekler" ve "Trump'ın barış planının daha başta ölü doğacak" olduğundan kesinlikle emin olacaklar. Tobin alıntı yapmıyor ama dolaylı olarak Abba Eban'nın Araplar "bir fırsatı kaçırma fırsatını asla kaçırmazlar" şeklindeki sözünü hatırlatıyor.
Hatta daha çarpıcı olan, Trump'ın müstakbel planı "barışa yönelik Obama tarzı mükemmel ve kusursuz bir arayış değil" ama "gerçek öncelikleri Obama zamanında elde edilen bazı kazanımları etkisiz hale getirme olan Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün gibi Sünni Müslüman devletlere Amerika Birleşik Devletlerine katılarak amaçlarını gizlemeleri için bir kılıf sağlayabilir" diyor.
Başka bir deyişle Tobin, Trump'ın "barış planının" Filistinliler tarafından reddedileceğini varsayıyor ve planın Yahudi devletinin Suudi ve diğer Arap ülkeleri ile işbirliğini kolaylaştırmak için bir Amerikan-İsrail hilesinden başka bir anlama gelmediğini iddia ediyor.
Bir analist olarak Tobin'e hayranım ve Trump'ın nihai amacının İran'a karşı Arap-İsrail koalisyonunu pekiştirmek olduğu konusunda hemfikirim. Ancak, İsrail'in pozisyonu ile ilgili iyimserliğine katılamıyorum; benim bu konuda gelecekte bizi neyin beklendiği ile ilgili yorumum (burada ve burada kabataslak ortaya koyduğum üzere) çok daha karanlık. Ben (1) Filistin Yönetiminin (PA) Filistin ve Kudüs'ün ABD tarafından tanınmasına evet demesinin ve (2) Trump'ın İsrail ve Filistinliler arasında "nihai bir anlaşma" arayışının tamamıyla samimi ve oldukça iddialı olduğunu düşünüyorum.
İlk veri ile ilgili olarak; emin olun ki, PA sayısız fırsat kaçırdı ama bugünün korkunç koşulları (İran ve Suriye'nin Filistin'den çok daha öncelikli olması, Gazze'nin Hamas tarafından kontrolü, Mahmud Abbas'ın ölümcül bir hastalığa yakalanmış olma olasılığı, güçlü ABD-İsrail ilişkileri) 25 yıl önceki Yaser Arafat krizine (Sovyet Birliği yıkıldı, Saddam Hüseyin yenildi) benziyor. O zaman Arafat'ın İsrail'in varlığını kabul etmekle ilgili görünüşte devasa adımlar atması gibi Abbas ya da halefleri içinde bulundukları bir kriz anında Filistinlilerin şimdi İsrail olan topraklara geri dönme hakkından vazgeçme talebini büyük olasılıkla kabul edeceklerdir.
Neden olmasın? Tıpkı Arafat'ın İsrail'i tanıma sözünden hemen geri dönmesi gibi (Filistin Kurtuluş Örgütü Tüzüğünü değiştirme konusundaki sonu gelmeyen tartışmaları hatırlayın) yeni Filistin lideri de geri dönüş hakkındaki sözünü anında geri alacaktır. Diğer bir deyişle, PA hiçbir bedel ödemeden başkenti Kudüs olan bir Filistin'in Amerika tarafından tanınması ve aynı zamanda Kudüs'teki bu yeni bölgenin kontrolü hakkını kazanacak. PA böyle harika bir teklifi neden reddetsin ki?
İkinci nokta bütün bu planın sahte olmasıyla ilgili; Trump kendinden öncekilerin aklına gelmeyen bir Filistin-İsrail anlaşmasını gerçekleştirme konusunda büyük bir ilgi gösterdi; bir saçmalığa karıştığını gösteren bir kanıt da yok. Ayrıca, Filistin-İsrail sorununun çözümüne atılacak bir çalımın Suudilere, Ürdünlülere ve Mısırlılara yarayacağı fikir nereden çıktı? Şimdiye kadarki sayısız başarısızlığın bir faydası olmadı, o yüzden bu durum neden Orta Doğu'nun anti-Siyonizm'ini dindirsin? Hayır, bu plan başarılı olduğu takdirde bir değere sahip değil.
Bu planın sıfır başarı şansı var çünkü tüm barış planları gibi, yeterince çıkar sağladıkları takdirde Filistinlilerin İsrail ile barışçıl bir şekilde yaşayacaklarını varsayıyor. Ancak 25 yıl önceki Oslo Anlaşması bunun aksini gösterdi; Filistinlilerin büyük bir çoğunluğu, tahminime göre sabit bir yüzde 80'i, Yahudi devletinin buharlaşmasını istiyor ve bunun gerçekleşmesini görmek içinde yüksek bir bedel ödemeye istekliler. Bu Filistin fantezisi kalıcı bir biçimde ezilene kadar tüm diplomatik çabalar boşunadır. O yüzden tüm "barış planlarını" bir tarafa bırakıp aksine İsrail'in zaferi üzerinde çalışmanın, Filistinlilerin yenilmesinin ve her iki tarafın da geçtiğimiz yüzyılın eski, yıkıcı ve trajik düşmanlığından uzaklaşmasının zamanıdır.
Sayın Pipes (DanielPipes.org,@DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. © 2018 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.