Tarihçi ve Macaristan Başbakanı Viktor Orbán'ın danışmanı Mária Schmidt kısa bir süre önce bana "Siz Amerikan muhafazakarları neden kaybedip duruyorsunuz?" diye sorduğunda verilecek bir cevabım yoktu.
İkimiz de muhafazakarlar terimiyle yeni şartlara akıllıca adapte olurken geleneğe de saygı duyan; Margaret Thatcher ve Ronald Reagan'ın mirasını takip eden bireyleri anlıyoruz. Tony Blair ve Barack Obama'nın mirasçısı olan liberaller her bireyin olayları rasyonel bir şekilde çözmek için sınırsız bir kapasiteye sahip olduğuna inanıyorlar. Bu değişmez siyasi çatışma özünü gelenek karşısında yeni bir biçimde düşünme üzerine dayandırıyor. 71 cinsiyete karşılık 2 cinsiyetin varlığını kabul ediyor.
Schmidt'in sorusu beni hazırlıksız yakaladı çünkü Avrupalı muhafazakarlar para, fikirler, medya, oylar, siyasiler ve sahip oldukları güç itibarıyla Amerikan emsallerine gıpta ile bakıyorlar. Avrupalılar marjinalleşirken Amerikalılar başarıdan başarıya koşuyorlar—şu anda Beyaz Saray'dan eyalet meclislerine, ayrıca Anayasa Mahkemesi ve diğer federal hakimler de dahil olmak üzere ABD hükümetinin tüm seçimle gelen bölümlerini kontrol ediyorlar.
Bu sicile rağmen, Amerikan muhafazakarları oldukça derin yapısal sorunlarla karşı karşıyalar: siyasetin okullarda, basında, sanatta ve kiliselerde baskın olan kültür ve liberal fikirler yönünde akmasından dolayı kalıcı bir dezavantajdan mustaripler.
Ancak, Macar muhafazakarlar bu zayıflıklardan mustarip değiller. Sadece siyasi güce sahip değiller aynı zamanda okullarda, medyada, bürokrasi ve yargıda da baskınlar. Bunun sonucu da benzersiz; analist Péter Morvay açıkladığı üzere, "Macaristan'ın gençliği herkes gibi görünüyor ama daha muhafazakarlar: aile değerlerini onaylıyorlar (küçük eşcinsel geçit töreni çoğunlukla yabancılardan oluşuyor), tarih ve kültürleri ile olumlayıcı bir gurur duyuyorlar, ülkelerini hem Brüksel [Avrupa Topluluğu] ve Moskova'da bağımsız tutmak istiyorlar.
Amerikan muhafazakarları Macarların bu başarısını kopyalayabilirler mi? Muhtemelen hayır çünkü liberalizm büyük ve giderek de büyüyen destek gruplarını çeken sarhoş edici özgürlükler sunuyor. Bunlardan bazılarını düşünün:
- Çok iyi eğitilmiş: Büyük bir vizyon genellikle kişinin her şeyi enine boyuna düşünmesi anlamına geliyor.
- En idealist: Kişisel bir vizyonu yerine getirmek liberal olmak demek.
- Zengin: Servet kazanmak kişinin her şeyi yeni bir biçimde düşünebilme yeteneğine olan güvenini artırıyor.
- Genç: Gençler isyan ettiklerinde geleneğe sırtlarını dönüyor ve muhafazakarlıktan kaçınıyorlar.
- Hoşnutsuz: Hayal kırıklığı sıklıkla var olan düzenin reddine neden oluyor.
- Politik radikaller: Sisteme uyum sağlayamayanlar sistemi yeniden yapmak istiyorlar.
- Göçmenler: Yeni gelenler Amerikan geleneklerine daha az değer veriyorlar.
Bu liste muhafazakarlar açısından dört karamsar sonuca neden oluyor: (1) Eğitim yaygınlaştıkça, sınıfsal engeller yıkıldıkça ve filmler imrenti ürettikçe liberalizm fayda sağlıyor. (2) Liberaller muhafazakarlara nazaran iletişimci—öğretmen, gazeteci, avukat, sanatçı—olmak konusunda daha fazla heyecan duyuyorlar. (3) Bir vizyondan daha fazla ilham alan liberaller bürokrasiyi domine ettikleri kamu kuruluşlarına akın ediyorlar.
(4) Liberalizm daha çok en zengine, en yoksula, en hırslıya ve en hoşnutsuz hitap eder; muhafazakarlık ise daha çok orta sınıfa, ılımlı görüşlere ve orta sınıf kültüre. Ancak, kaybolan orta sınıf, ortadan yok olan siyasi ılımlılık ve zayıflayan orta sınıf kültürü ile ilgili pek çok analizin önerdiği gibi Amerikan orta kısmı yok oluyor.
Liberalizm ilk kez ortaya çıktığı 1600'ların sonlarından beri sürekli olarak saldırgan oldu. Evet, muhafazakar ebeveynler daha fazla çocuğa sahipler ama daha sonra onları beyinleri yıkansın diye liberallere teslim ettiler. Elbette, muhafazakarlar zaman zaman bazı kavgaları kazanıyorlar ama bunlar sadece ekonomi konusundaki tartışmalar oluyor. Pedagoji, adalet ve cinsellik gibi tartışmaları kaybettiler.
Üç asır boyunca savunmada oynama ve genellikle de kaybetme muhafazakarları olumsuz anlamda etkiledi ve cesaretlerini kırdı. Schmidt'in sorusunu cevaplamak gerekirse, Amerikan muhafazakarları özellikle yanlış bir şey yaptıkları için değil, büyük, laik ve kaçınılmaz bir geri çekilme düzeninin bir parçası olarak kaybediyorlar.
Macar (ve diğer Doğu Avrupa) muhafazakarları açıklanması gereken küçük bir istisnadır ki, bunu yapmak zor değil: tüyler ürpertici Sovyet egemenliği altında geçen kırk yıllık ortak tarihleri onların Marks tarafında tasarlanan ve Lenin tarafından mükemmelleştirilen hayatın sorunlarını iddialı planlarla çözümleme gibi liberal vehimlerden hoşlanmamalarına neden oluyor. Eski Sovyet vatandaşları onları muhafazakarlaştıran normalleşme süresinin peşindeler. Ama bir gün, kaçınılmaz olarak bu süre ve beraberinde olağandışı muhafazakarlıkları da bitecek. İşte o zaman liberalizmin cazibesi sihrini orada da gösterecek.
Macaristan bugün bir alametten ziyade bir örnek. Sovyet benzeri deneyimin hala canlı hafızasına sahip olmayan ülkelerde muhafazakarların Macaristan'ın başarısının bir benzerini kopyalamaları pek mümkün değil. Liberalizmin başarısızlık dersleri her kuşak tarafından yeniden acı bir biçimde öğrenilmelidir.
Sayın Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. © 2018 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.