Lieberman ve Bennett Hamas ile nasıl baş çıkılacağı konusunda yeni bir yaklaşım ortaya koymada başarısız oldular ve giderek daha fazla İsrailli uzlaşma ve imtiyazların yalnızca daha fazla şiddete yol açtığını kabul ediyor.
Kullanışlı bir politik bakış açısından Avigdor Lieberman, Naftali Bennett ve Hamas'a karşı daha sert bir tavır alma düşünceleri küçük düşürülmeleriyle sonuçlanmadıysa bile bir yenilgi olarak tarihe geçti. Çünkü Başbakan Binyamin Netanyahu bir kez daha politik becerilerini sergiledi: ilki şimdi savunma bakanı, ikincisi ise savunma bakanı olmayı başaramadı.
Ancak uzun vadeli bir bakış açısından ikili onlarca yıldan beri İsrail'in politik söyleminin bir parçası olmayan bir sorunu ön plana çıkardılar ve çabaları nedeniyle vaatler gelecekte önemli bir unsur olacaklar: bu vaatler de zafer konsepti, İsrail'in Hamas ve buna bağlı olarak Filistin Otoritesi ve Filistinliler üzerindeki zaferi.
Zafer – kişinin kendi iradesini düşmanına empoze etmesiyle düşmanın savaş emellerinden vazgeçmesi olarak tanımlanıyor – insanlık tarihi boyunca filozofların, stratejistlerin ve generallerin amacı olmuştur. Aristoteles "Zafer önderliğin sonudur" diye yazdı. Prusyalı teorisyen Carl von Clausewitz Aristo ile hemfikirdi: "Savaşın amacı düşmanın yenilgisi olmalıdır." ABD Savunma Bakanı General James Mattis "Hiçbir savaş düşman bitti diyene kadar bitmez" diyor.
Filistinliler gülünç bir düşünce olsa bile sürekli olarak İsrail'e karşı zafer kazanmaktan bahsediyorlar: bir örnek vermek gerekirse, PA [Filistin Yönetimi] lideri Mahmud Abbas Kasım 2012'de Gazze'yi fena bir şekilde hırpalayan İsrail ile olan şiddetli çatışmadan sekiz gün sonra Hamaslı meslektaşı İsmail Haniye'yi "zaferden dolayı tebrik etmek ve şehitlerin ailelerine başsağlığı dileklerini sunmak için" aradı.
İsrail'de ise aksine, zafer kavramı İsrailli liderlerin taviz, uzlaşma, güven oluşturma, esneklik, arabuluculuk ve kısıtlama gibi kavramlara odaklandığı 1993 yılındaki Oslo Anlaşması'ndan bu yana bir kenara itildi. Başbakan Ehud Olmert bu tutumu 2007 yılında "Barış tavizlerle sağlanır" diyerek hafızanın alamayacağı bir biçimde dile getirdi,
Savaşların nasıl sona erdiğine dair bu sapkın anlayış İsrail'in Oslo'dan on beş yıl sonra olağanüstü hatalar yapmasına neden oldu, bu durumdan dolayı İsrail aralıksız olarak sırasıyla 2001'deki Durban Konferansı ve 2002'deki Pesah Katliamı ile sembolize olan gayri-meşrulaştırma ve şiddet kampanyaları ile cezalandırıldı.
Bu tarz saçmalıklar Netanyahu'nun neredeyse on yıl süren başbakanlık döneminde sona erdi ancak yerini henüz sağlam bir zafer vizyonu almadı. Aksine Netanyahu Sina, Gazze, Batı Şeria, Golan Tepeleri, Suriye ve Lübnan'da çıkan kontrol edilemeyen yangınları yükseldikleri gibi söndürdü. Özelde bilgilendirildiğinde İsrail'in zaferi düşüncesini kabul ederken, bu konudaki fikrini halkın önünde açık bir şekilde beyan etmedi.
Bu arada, İsrail'deki diğer önde gelen isimler bu görüşü benimsemiştir. Eski genelkurmay kurmay başkan yardımcısı Uzi Dayan orduya "zafer yoluna geri dönme" çağrısında bulundu. Eski eğitim ve içişleri bakanı Gideon Sa'ar "'Jabotinsky'nin 'Demir Duvar' konsepti gibi 'zafer yaklaşımı' sadece net ve kararlı bir İsrail zaferinden sonra gelecekte bir anlaşmayı mümkün kılabilir ... 'Zafer yaklaşımına' geçiş Oslo konseptini terk ettikten sonra mümkündür" dedi.
Bu bağlamda Lieberman ve Bennett'in ifadeleri düşünmedeki değişime işaret ediyor. Lieberman Hamas'ın 460 roket ve füze ile İsrail'e yönelik yoğun yaylım ateşi ateşkes ile sonuçlandığında savunma bakanlığını görevini hayal kırıklığından dolayı bıraktı; ateşkes yerine İsrail'in düşmanları üzerinde "umutsuzluk hali" empoze edilmesi çağrısında bulundu. "İsrail'in kazanmayı bıraktığından" şikayet eden Bennett IDF'nin [İsrail Savunma Kuvvetleri] "yeniden kazanmaya başlaması" talebinde bulundu ve "İsrail kazanmak istediğinde kazanabiliriz" dedi. Savunma vazifesi için olan talebini iptal ederken Bennett "İsrail'in tekrar muzaffer olmasını sağlama gibi devasa bir görevi" olan Netanyahu'nun yanında durduğunu vurguladı.
Bu yaklaşımın muhalifleri daha sonra bu zafer fikrinin gücünü eğlenceli bir biçimde kanıtladılar. Ma'ariv köşe yazarı Revital Amiran İsrail halkının en çok istediği zaferin yaşlılara daha geniş sorumluluk dağıtılması ve dayanılmaz trafik sıkışıklığı gibi alanlarda yattığını yazdı. Meretz lideri Tamar Zandberg Bennett'e kendi açısından muzaffer bir İsrail'in Emmy ve Oscar adaylıklarını kazanmak, herkes eşit sağlık hizmetlerini garanti etmek ve eğitime daha fazla para harcamak anlamına geldiğini söyledi.
Zafer ve yenilginin İsrail'de yeni bir biçimde tartışma konusu haline gelmesi ileriye doğru atılmış büyük bir adım teşkil ediyor. Medya figürü Ayalet Mitsch'in çok doğru bir şekilde belirttiği gibi, "sol tandanslı İsrailliler bile yeniden kazanma zamanının geldiğini düşünüyorlar." Böylece bir İsrail zaferini arzulama konusunda bir adım ileri gidilir.
Daniel Pipes Filistinliler olan çatışmayı çözmek için ABD politikasını İsrail'in zaferini desteklemeye yönlendiren ve İsrail'in Zaferini destekleyen düşünce kuruluşu Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. Twitter: @DanielPipes. 2018 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.