"Komplo teorileri komplolara yol açarlar. Hayal ürünü hikayeler gerçek hikayeler yaratırlar ve birbirlerini sonsuz ve sürekli derinleşen bir mantıksızlık döngüsünde karşılıklı olarak pekiştirirler."
Daniel Pipes bu cümleleri 1996 yılında Orta Doğu'da komplo teorilerinin rolü konulu bir kitapta yazdı. Bugün Pipes'ın kendisi tarif ettiği bu döngünün eşiğinde bulunuyor.
Destekçileri Philadelphia'da yaşayan Orta Doğu uzmanının yazılarının geleceği öngörmesinin ilk kez olmadığını söylüyorlar. 1980'lerden beri Pipes militan İslam'ın Amerika Birleşik Devletleri'ne savaş ilan ettiği ile ilgili uyarıda bulunuyor.
11 Eylül'den önce Pipes panik yaratan ve hatta önyargılı biri olarak fazla ciddiye alınmıyordu. Bugün ise çok daha ciddiye alınıyor.
Kendini birden bire ilgi odağında bulan Pipes elini, Amerika'nın düşmanlarının sadece Afganistan'ın mağaralarında değil Florida'daki uçuş okullarında da pusu kurduğunu ileri sürerek yükseltti. Pipes'ın son yazılarına göre, popüler Amerikan Müslüman grupların çoğu gizli bir biçimde "Amerika Birleşik Devletleri'ni bir İslam ülkesine dönüştürmeyi hayal eden" radikaller tarafından yönetiliyor.
Pipes memnun bir gülümsemeyle "Siyaset dünyasında bir numarayım" diyor. Bağımsız düşünce kuruluşu Orta Doğu Forumu'nun direktörü olan Pipes geçtiğimiz günlerde Center City televizyon stüdyosu VideoLink'ten dünyaya en sık ışınlanan siyasi yorumcu olarak Ed Rendell'i geçti.
11 Eylül'den bu yana hem Pipes'ın köşe yazarı kimliği hem de taraftarları sürekli talep görüyor. CNN ve MSNBC yayınlarına düzenli bir konuşmacı olarak katılıyor ve New York Post gazetesinde kendisine düzenli olarak yazdığı bir sütun verildi. 11 Eylül 2002'de W.W. Norton yayınevi Pipes'ın Militant Reaches America (Militanlar Amerika'ya Ulaşıyor) isimli yeni kitabını yayınlayacak. Pipes Los Angeles Times tarafından "11 Eylül'ü doğru değerlendiren" bir avuç akademisyenden biri olarak seçildiğini gururla belirtiyor.
Pipes "Problemi doğru anladığıma, insanların yeterince dikkat etmediğine ve şimdi bana daha fazla dikkat harcanması gerektiğine dair bir sağduyu var" diyor.
1997 yılında Orta Doğu Forumu dergisi "20 Dünya Merkezi Bombalamasına Hazır Ol" isimli bir makale yayınladı. Makale okuyucuları ABD'deki militan İslamcı terör ağlarının çok iyi örgütlendiği ve bugüne kadar gerçekleştirdiklerinden çok daha ölümcül bir saldırıyı kıvıracakları konusunda uyardı.
Teröristlerin tehditlerini ciddiye almanın yanı sıra saygın akademik çevrelerde fazla muhafazakar bulunan daha önceki çalışmaları için de Pipes'a itibar atfedildi.
1983 yılında Pipes, Suudi Arabistan'ın İslami köktenciliğin Müslüman dünyaya yayılmasındaki rolünü detaylı bir şekilde anlatan bir kitap yayınladı. Dünyanın en büyük petrol tedarikçisiyle çatışmayı önlemek için uzun süredir halı altına süpürülmüş bu sorun Mayıs ayında gerçekleşen kongre oturumlarında gündeme getirildi.
Pipes'ın 1996 yılında yayınladığı The Hidden Hand (Gizli El) isimli kitabı Orta Doğu'nun tüm sorunları için Batılı casusları suçlayan gemi azıya almış komplo teorilerini detaylandırıyor. 11 Eylül'den sonra Amerikalılar İslami dünyanın çoğunluğunun intihar uçakları kaçırma ile Müslümanların hiçbir ilgisi olmadığında ısrar ettiklerini gösteren peş peşe yapılan anketleri gördüklerinde şok oldular. Geçen Eylül ayının ışığında Gizli El'in ilk Dünya Ticaret Merkezi bombalaması ile ilgili bölümünü okumak ürkütücü bir dejavü duygusu veriyor:
"Bir New York mahkemesi altı kişilik Orta Doğulu bir çeteyi Şubat 1993'teki Dünya Ticaret Merkezini bombalamaktan suçlu buldu. Tartışılan Orta Doğulular kimler için çalıştılar? Bir hizip "ruhani liderlerinin" İslami itibarsızlaştırarak efendisine iyi hizmet eden "bir CIA ajanı olduğunu" iddia etti. Bir diğer hizip İsrail istihbaratına dikkat çekti. Baş sanık Muhammad Salama'nın annesi bir gazeteciye, "Yahudiler, bunu yapanlar ve oğlumu suçlayanlar Yahudilerdir" dedi.
Atlantik Monthly dergisinde kapsamlı bir şekilde Müslüman dünya hakkında yazmış olan Robert Kaplan, "Dan Pipes bir çok kişiden çok daha iyisini yaptı. 11 Eylül'ün ışığında doğru noktalara odaklandığı için hakkını teslim ediyorum" diyor. Kaplan sadece on yıl önce, "Çoğunluk İslamcı terör tehdidini çok fazla abartılı bulmuştu ve bu tehdidi vurgulayan insanlar [bir şekilde aşırı sağcı olarak] görülüyordu" diye belirtiyor.
11 Eylül'de uçaklar saldırıya geçtiğinde Pipes Üniversite Şehri'ndeki evinde ofisine gitmek için hazırlanırken telefon çaldı. Arayan ona bir jetin Dünya Ticaret Merkezi'ne çarptığını haber veren Kanal 6 Haber'di ve kendisinden bir hızlı bir tahlilde bulunmasını istiyorlardı. Pipes o günü ABC televizyonuna ait bir stüdyoda geçirdi.
11 Eylül'e istinaden Pipes, "Tımarhane gibiydi" diyor. "Sanırım ofise bir hafta boyunca gitmedim. Sürekli yazıyor, yazıyor, konuşuyor, televizyona gidiyordum, radyoya gidiyordum."
Doğru kelimeyi bulduğunu farkında olan Pipes tekrardan usulca "Tımarhane" diyor.
Pipes'ın 12 Eylül'de Wall Street Journal gazetesinin serbest kürsü bölümüne yazdığı makale Amerika'nın ikinci günlük gazetesinin mutlaka okunması gereken sayısının mutlaka okunması gereken bir konusu üzerineydi. Pipes olgunluk çağı yazınsal akarını haberin başlığında belirtildiği gibi "Hatalar Bir Felaketi Nasıl Mümkün Hale Getirdi" konusunu açıklamak için kullandı.
Pipes hükümet tarafından yapılan dört hataya ayrı bir yer verdi: terör saldırılarını savaş değil suç eylemi olarak görme; insan istihbaratından ziyade elektronik izlemeye güvenme; "Amerikan zihniyetinden nefret etme" diye adlandırdığı şeyi anlamama; ve Amerika içindeki terörist altyapıyı görmezden gelme.
Bazı hatalar yaygın bir şekilde derhal kabul gördü. But Pipes'ın "taktiksel suç en önemli görevi Amerikan vatandaşlarını zarar görmekten koruma konusunda başarısız olan Amerikan hükümetinin üzerinde düşüyor" iddiasının önce vatansever olmadığı düşünüldü. Bu bahar Phoenix memorandumunun ortaya çıkmasıyla birlikte Pipes'ın eleştirileri ana söylemin bir parçası haline geldi.
Pipes başlangıçta ihtiyatlıydı, El Kaide'yi geçen Eylül'de, Washington'un resmi şüphelisi haline gelmesinden sonra suçladı. Kısa bir süre sonra Pipes, Amerikan Müslüman cemaatinin liderliğinde Usame bin Ladin sempatizanlarının hakim olduğuna dair görüşünü basına açıkladı.
Pipes "İçerdeki Tehlike: Amerika'da Militan İslam" isimli makalesini nüfuz sahibi neo-muhafazakar Commentary dergisinin Kasım 2001 sayısında yayınladı. Bu makalede şöyle yazdı: "Müslüman Amerikalıların çoğunluğu neye inanırsa inansın, örgütlü Müslüman toplumunun çoğunluğu" Amerika'da İslami bir devlet kurma hedefiyle aynı fikirde. "Başka bir ifadeyle, bu ülkedeki başlıca Müslüman kuruluşlar aşırıcılık yanlılarının elinde."
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi, Amerikan Müslüman Konseyi ve Müslüman Halkla İlişkiler Konseyi Pipes'ın bu arzuyu paylaşan gruplar arasında en ön plana çıkardıklarıydı.
Pipes makalesinin saldırıdan önce "yayınlanamaz" olduğunu söylüyor, "bir anlamda ciddiye alınmayacaktı. Erken yazılmış bir yazıydı. Yazmıştım ve yayınlanması için Eylül'den önce olmadığı bir şekilde makul görünmesini sağlayacak bir şey olmasını bekliyordum."
Daniel Pipes 1949 yılında doğdu ve Boston'da okudu. Orta Doğu Tarihi üzerine doktora derecesi de dahil olmak üzere aldığı tüm dereceler babası Richard'ın Rus tarihi alanında onursal profesör olduğu Harvard Üniversitesi'ndendi. Daniel Pipes Harvard'da orta çağ İslam konusunda okudu. Modern İslam yüzünü Orta Çağ dönemine dönmeye başladığında modern dünyaya yöneldi.
"Bu durum 1978'de doktoramı alır almaz gerçekleşti. O yılın sonunda Ayetullah Humeyni büyük ilgi çekiyordu. Mevcut sahnede İslam hakkında konuşan, dönüp Orta Doğu'nun tarihine bakan ilk kişiydi ve o yüzden pek çok kişiyi şaşırttı ve yoğun bir bu durum yorumlama talebi vardı. İslam ve siyaset üzerine olan tezimi yeni bitirdiğimden benim için doğal bir durumdu."
Pipes kadrolu eğitmen olarak muhafazakar görüşleri yüzünden es geçilmemiş olsa Harvard profesörü olan babasının izinden gidebilmiş ve burada bir yılını öğretim üyesi olarak geçirebilmiş olacağını söylüyor. "Benim politikam Orta Doğu araştırmalarında hüküm süren politikalara aykırı. Esasen benim politikalarımın ne olduğu anlaşılır anlaşılmaz istenmeyen kişiydim."
Fildişi kuleden dışlanan Pipes—"Ben bırakmak istediğim için değil, beni davet etmediler"—1986 yılında merkezi Center City'de bulunan düşünce kuruluşu Dış Politika Araştırma Enstitüsü'nü yönetmek için Philadelphia'ya gitti. 1994 yılında ise Orta Doğu Forumu'nu kurdu.
Pipes ortaçağ ışıklı çerçevelenmiş Arapça el yazmaları ile dekore edilmiş ofisinde pek çok farklı şapka giyiyor. Kısman yönetici, kısmen yazar ve kısmen politika analisti olan Pipes esprili bir şekilde "Çocuklarım bana 'Ne yapıyorsun' diye sorduğunda, onların küçük olduğu sırada pek emin değildim" diyor.
Ücret almadan katıldığı sayısız TV programında Pipes çok sayıda menzil gösteriyor. Connie Chung ile yaptığı röportajda akademisyen rolünü oynuyor. Açılış cümlesi "Oh Connie, pek iyimser değilim" ile başlıyor. Pipes MSNBC'nin Hardball programında cesur bir Arap gazeteci ile tartışırken ya da sunucu Chris Matthews tarafından acımasızca sorgulanırken mücadeleci "sadede gel çünkü 15 saniyede reklamlara gideceğiz" kimliğine bürünebiliyor.
Tartışma değişmiyor. Pipes sözlerini kırpmıyor. Haziran ayında Fox Haber'ın On the Record with Greta Van Susteren programında Pipes programın sunucusuna sakin bir şekilde, "Pek çok yönden bugün Müslüman dünya anti-Semitik temaların kültür içinde her tarafa yayılan bir şekilde bulunması anlamında Nazi Almanya'sı ile karşılaştırılabilir durumda."
Yüz yüze Pipes tatlı dilli biri ve tehdit edici değil. Dikkat çekici 1.93'lük boyu ince yapısı yüzünden daha aşırı uzun görünüyor. Destekçileri için Pipes kaygısız ve fazla rahatına düşkün insanlara duymak istemedikleri rahatsız edici gerçekleri söylemek için İncil'deki çölden sakallı ve bir deri bir kemik yüzle dönen bir peygambere benziyor. Kendisini eleştirenlere ise tamamıyla farklı görünüyor. Bir muhalifin kemerli kaşlarına ve kara sakalına atıfta bulunarak söylediği, "Bana göre şeytana benziyor."
Pipes'ın Orta Doğu'da ilgili temel fikri Müslüman inançta iki rakip hizbin olduğudur: ılımlı İslam ve Pipes'ın "İslamcılık" dediği şey.
Pipes "öncelikle bir ideoloji" dediği İslamcılığı şöyle açıklıyor. "İnsanların çok bağlı oldukları bir düşünceler bütünü." Pipes militan Müslümanların diğer köktendinci dindar gruplardan daha tehlikeli olduğu konusunda ısrarcı. "Her dinin kendi bağnazları var ama hiçbiri böyle bir dürtüye, devlet desteğine, finansal desteğe ve militan İslam'ın küresel ihtirasına sahip değil." Pipes, sadece kendi arka bahçelerini kontrol altında tutmak isteyen diğer dini köktendincilerin aksine İslamcıların dünyayı fethedene kadar soluk almayacaklarını savunuyor. Ve Amerika Birleşik Devletlerini "hedeflerine ulaşmada kendilerine karşı duran tek esas engel" olarak gördükleri için Amerika en büyük hedefleri.
Pipes'a göre, "militan İslam'ın ihtirasları yalnızca Amerikalıları Suudi Arabistan'dan kovmak ya da Arap-İsrail çatışmasına karşı Amerikan politikasını değiştirmek ya da Irak'taki yaptırımları sona erdirmek değil. Çok daha fazla ihtiraslılar ve bu ihtirasları Amerika Birleşik Devletleri'nin doğasını değiştirmek ile ilgili."
Programları Amerikan yaşam biçimi için öyle tehdit edici ki, Pipes şiddeti kabul etsinler etmesinler onları destekleyen herkesi Amerika'nın düşmanları olarak görüyor. Yayınlayacağı bir sonraki kitabında Pipes tüm İslamcılar "potansiyel cani olarak kabul edilmeliler" diye yazıyor.
Pipes, "Ilımlı bir İslamcı ile radikal bir İslamcı arasındaki fark ılımlı bir Nazi ile radikal bir Nazi arasındaki fark gibidir" diyor. "Evet, bazı Nazi [partisi üyeleri] 9-5 ofislerde çalıştılar ve kimseye zarar vermediler. Ancak katillere yardım ettikleri için potansiyel olarak kendileri de katiller ve bir noktada kendileri de seferber edilebilirler. Bu konuyu militan İslam'ın aralarında 'kabul edilebilir' olan, kravat takan, güzel arabalara sahip 'sistem içinde var olan' bazı destekçileri olduğu fikriyle ele alıyorum. Ben hayır, kabul edilebilir değiller, hepsi tehlikeliler diyorum."
Pipes aşırı tehlike çanları çalan biri olarak görünmeye çalışmadığını iddia ediyor. "Kazanamayacaklar" diye açıklıyor. "Ülkeyi değiştirmeyecekler. Ama ülkeyi ancak onları durduracak adımları atarsak değiştirmeyecekler."
Pipes İslamcılığı yenmek için ABD'nin ılımlıların cihad gibi köktendincilere ait geride bırakılması gereken geleneklerle dürüstçe yüzleşmelerini sağlama çabalarının cesaretlendirmesi gerektiğini savunuyor. Pipes "11 Eylül'ün mesajı İslam'ı modernleştirme sürecinin bir parçası olmamız gerektiğidir" diyor. Ancak ılımlılara yardım etmek için Pipes ABD makamlarının ağır bir biçimde aramızdaki İslamcıların üzerine gitmesinde ısrar ediyor.
Her İslamcıyı potansiyel bir katil olarak gördüğü için Pipes Adalet Bakanlığı'nın 11 Eylül sonrası aldığı sıkı önlemleri şiddetle destekledi. "Onlarca yıl boyunca silahsız olan Londra polisi analojisini kullanmaktan hoşlanıyorum. Belli bir noktada İRA ve diğer problemler yüzünden silahsız polis memurlarına sahip olmak gülünç bir hale geldi. Onları silahlandırmak, onları iyi silahlandırmak zorundaydın?"
Bugün Pipes fişlemeyi destekliyor – "insanların duyguları için endişelenme zamanı değil" – ve FBI'ın gizli gözaltılarını "kesinlikle gerekli" olarak nitelendiriyor. Pipes, "[Orada] olmaması gereken bazı insanlar demir parmaklıklar ardında biraz zaman geçiriyorsa, bu ödemeyi kabullendiğim bir bedel" diyor.
Pipes daha sıkı korunan sınırlar konusunda Bush yönetiminden daha ileri gidiyor. Ziyaretçiler ve göçmen adayları militan İslam'a sempati duyup duymadıklarını anlamak için sorgulanmalı. Bunlar içeri sokulmaması gereken insanlar. Pipes retorik olarak "Bu ülkeyi küçümseyen insanların gelmesine neden izin verelim?" diye soruyor.
Ancak Pipes dar kafalı olmadığı konusunda ısrarlı. Kendini "herhangi birinin zulüm görmesi çağrısında bulunmuyorum" diye açıklayan Pipes, John Walker Lindh, Richard Reid ve Jose Padilla gibi kişilikler göz önüne alındığında polisin Arapları zorlu bir sorgundan geçirme konusunda kendisini sınırlamaması gerektiğini savunuyor.
"Kendilerini düşmanımız olarak tanımlayanlara karşı kendimizi korumamız gerektiğini söylüyorum. Biz onlara değil, onlar bize savaş açtılar."
Popüler İslami gruplar Pipes'ın "terörle savaş" ile ilgili tüm bu belirli görüşlere karşı çıkıyorlar ama Amerikan Müslüman kuruluşlarını en çok kızdıran Pipes'ın grupların kendilerinin Amerika'nın düşmanları ile ruhen aynı hizada oldukları ile ilgili yeni saldırısı.
Pipes'ın ayrı tuttuğu üç büyük grubun her birinin kendine özgü hedefi var – ve hepsi de Amerika'da İslam hukukunu kurmayı istediğini reddediyor.
Amerikan-İslam İlişkileri Konseyi (CAIR) sözcüsü İbrahim Hooper, grubunun Müslümanların "inançlarını çok etnisiteli bir ortamda yaşayabilmesi için İslam-Amerikan toplumu için adalet ve uzlaşma arayışında olduğunu" söylüyor.
Müslüman Halkla İlişkiler (MPAC) direktörü Salam Al-Marayati, "Amacımız Amerikan Müslüman toplumunun entegresinde Müslüman toplumun sesi işlevini görmek. Bizim odak noktamız çoğulculuk" diye açıklıyor.
Amerikan Müslüman Konseyi (AMC) iletişim direktörü Faiz Rehman, kuruluşunun "Müslüman Amerikalıların siyasi alanda güçlenmesi" için çabaladığını söylüyor ve "Sayın Pipes'ın korktuğu şey bu" diye ekliyor.
Müslüman liderler Pipes'ın ırkçı olarak suçlanmaktan kaçınmak için militan İslam ve ılımlı İslam ile ilgili yanlış bir karşıtlık kullandığını söylüyorlar. Pipes örgütlü Amerikan Müslüman toplumunun kendisinden korkmadığını sadece radikallerin egemen olduğu gruplardan korktuğunu söylüyor. Ancak Pipes Amerikan Müslüman topluluğunun mevcut durumda radikallerin egemenliği altında olmasından dolayı topluluğun siyasi olarak güçlenmesini bir tehdit olarak gördüğünü söylüyor.
Amerikan İslami grupların liderlerinin çoğu için bu bir Klan üyesinin "ırkçı değilim. Siyahiler ile bir sorunum yok. Eğer hepsi suçlu olmasaydı iyi anlaşabilirdik" demesiyle eş anlamlı.
Müslüman Amerikalı liderler en azından Pipes'ın herkesçe bilinen bir kaç çürük elmanın en kokuşmuşlarını seçtiğini ve bunların tüm mahsulü temsil ettiğini iddia ettiğini söylüyorlar.
Hooper teröristlerin İslam adına konuştuğunu söylemenin "Amerika Columbine katliamıdır ve [Güneyli] Baptistlerin eski liderinin Muhammed bir sübyancıydı. Amerika O.J ve sarhoşluktur" demekle aynı olduğunu belirtiyor ve "Bunlar Amerika'da oluyor ama Amerika'yı temsil ediyorlar mı?" diyor.
Pipes bazı Amerikalı Müslüman grupların kendisini desteklediğini ve Washington'da onlar adına konuşanların aksine Amerikalı Müslümanların çoğunun ılımlı olduğunu söyleyerek savunuyor. Pipes yazılarında "İslami aşırıcılık" dediği şeye açıkça karşı çıkan ve uzun zamandır Müslüman dünyaya militan ideolojini ihraç ettiği için Suudi rejimini eleştiren İslam Yüksek Konseyi'ni (ISCA) övüyor.
Bu makale için görüşmek istediğimiz ISCA'dan hiç kimseye ulaşılamadı.
CAIR, AMC ve MPAC Pipes'ın Anayasa'nın Kuran ile değiştirilmesi" için gizlice çalıştıkları şeklindeki son iddiasını tamamıyla bir saçmalık olarak reddediyorlar.
Hooper "Asla aklımdan geçmedi" diyor. "Her sabah uyanıp 'Amerika'yı nasıl ele geçirebilirim' diye düşünmüyorum."
Al-Marayati Pipes'in ya "gerçeğin farkında olmadığını ya da gerçeği çarpıttığını söylüyor."
Beyaz Saray'a davet edildiklerini ve FBI direktörü Robert Mueller'in en son kongrelerine konuşmacı olarak katıldığına dikkat çekiyor. Pipes'ın iddialarına gelince "Eğer bu amaçlar gizliyse o nasıl anlıyor" diye soruyor.
İnternet dergisi Salon'un Kasım ayındaki Soru/Cevap etkinliğinde bu soruyla karşılaşan Pipes şöyle yanıt verdi, "Bakın, benim bir filtrem var. 30 yıl boyunca İslam'ı ve İslamcılığı araştırdım. Nasıl ilerledikleri ve gündemlerinin ne olduğu konusundan bir algım var. Siz göremiyorsunuz ama ben görebiliyorum."
Bu yorum CAIR'nin "İslamofobik uzmanın bir yağ değişim tesisini ziyaret etmesini" öneren ve "Daniel Pipes 'Filtresini Temizlese' İyi Olur" isimli basın bülteninde alay konusu olmuştu.
Pipes'ın iddiasına ilişkin kanıtların çoğu kaygan bir zemine dayanıyor. Mesela, Amerikan Müslüman grupların çoğu şu sıralar Floridalı bir kadının ehliyetindeki fotoğrafta başını örten geleneksel nikabı giyme çabalarını savunuyor. Kadının sadece Birinci Anayasa Değişikliği ile güvence altına alınmış ve çoğulcu bir toplumun temel prensibi olan dininin gereklerini yerine getirme ilkesini kullandığını iddia ediyorlar.
Pipes aynı fikirde değil. "Buna adapte olacak mıyız?" diye soruyor. "Burası kadınların sadece gözlerini gösterdikleri ve bunun ulusal otoriteler tarafından kabul gördüğü Suudi Arabistan gibi bir yer mi olacak?"
Pipes'a göre Floridalı kadını destekleyen Müslüman gruplar "İslam hukukuna zemin hazırlıyorlar. Daha geniş bir ifadeyle Amerika Birleşik Devletleri ile İslam'ın ayrıldığı yerlerde İslam'ın Amerika Birleşik Devletlerine değil Amerika Birleşik Devletlerinin İslam'a adapte olmasını istiyorlar" diyor.
Geçen hafta sorulduğunda Pipes son zamanlarda popüler Amerikan Müslüman liderlerin "bilinçsiz anlarında ya da kariyerlerinin başında" açıkça söyledikleri radikal şeylerden alıntıların elinde olduğunu belirten Pipes iddiaları ile ilgili daha fazla somut kanıta sahip olduğunu söyledi.
Ekim 2000'de, Beyaz Saray önünde gerçekleşen İsrail karşıtı bir gösteri sırasında AMC kurucusu Abdurahman Alamoudi gazetecilere, "Hepimiz Hamas'ın destekçisiyiz" dedi ve 1983 yılında Beyrut'taki kışla saldırısı sonucu 200 ABD denizcisinin ölümüyle sonuçlanan saldırıya bulaşan Lübnanlı grup Hizbullah için de "Ayrıca Hizbullah'ın da destekçisiyim" diye de ekledi. Açıkçası bu popüler grupların hissiyatı değil ama AMC'nin Amerika Birleşik Devletleri'nde İslam hukukunu yerleştirmek istediğini kanıtlar mı? AMC kendini Alamoudi'nin artık grubun bir üyesi olmadığını söyleyerek savunuyor.
Sonra Pipes'in henüz kesin kanıt olmaya en yakın aday olarak nitelendirdiği bir alıntı var. 1990'ların başlarında, CAIR'nin sözcüsü olmadan önce Hooper Minnesota'daki Müslümanları temsil eden İslami Bilgi Hizmeti grubunu yönetiyordu. Minneapolis Star-Tribune gazetesinin 4 Nisan 1993 nolu sayısında Hooper'ın, şöyle söylediği alıntılandı: "Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin gelecekte bir gün İslami olmasından hoşnut olmayacağım izlenimini yaratmak istemem ama bunu desteklemek için şiddet içeren herhangi bir şey yapmayacağım. Bunu eğitim yoluyla yapacağım."
Hooper bu açıklamayı yaptığı zaman CAIR'nin var olmadığını ve CAIR'nin görüşlerini temsil etmediğini belirtiyor. Açıklamasının Amerika'nın "İslam'ın adalet ve hoşgörü kurallarını" yansıtmasını istediği anlamına geldiğini söylüyor. İslam hukukunun uygulanmasına gelince Hooper, "CAIR yaklaşık dokuz yıllık var oluşundan beri kamusal herhangi bir ifadesinde Amerika'da İslam hukukunun uygulanmasını istediği anlamına gelecek bir şey söyledi mi? İbrahim Hooper bunu istemiyor. CAIR bunu istemiyor." diyor.
İbrahim Cooper, CAIR ve diğer Müslüman grupların istediği Daniel Pipes'a daha az ilgi gösterilmesi.
Main Line'a dayanan ulusal Filistin Medya İzleme örgütünü yöneten Ahmed Bouzi Pipes için "11 Eylül'den önce yığınların tutkularını tahrik etmek isteyen biri olarak görülüyordu. 11 Eylül'den sonra sanki başından beri haklıymış, sanki bir peygambermiş gibi gösterildi" diyor.
Rehman "Saygınlığını tamamıyla yitirmişti ki, ardından 11 Eylül oldu" diye yakınıyor.
Gerçekten de Pipes Oklahoma City saldırısının muhtemelen Müslüman radikallerin işi olduğuna dair önerisinden dolayı mahcup olmuştu. Bugün Pipes hala "Filipinlere gittiğinde oradaki İslamcı gruplarla [Terry] Nichols arasında bir bağlantı olduğuna dair hala endişeler var" diye ısrar ediyor.
Al-Marayati Pipes'a toplumun geneli tarafından "11 Eylül'ü doğru okuduğu" için kredi ve bu yüzden ona ön plana çıkma hakkı verilmesine karşı çıkıyor. Al-Marayati Pipes'ın komplo teorileri ve militan İslam'ı finans sağlamada Suudilerin rolü gibi araştırma alanları "genel olarak bilinen bir bilgi" diyor. "Orta Doğu konusunda biraz zaman harcayan biri aynı saptamaları yapabilirdi."
Peki o zaman Pipes neden bu kadar ön plana çıkıyor?
MSNBC sözcüsü Cheryl Daly'e göre bu oldukça basit: "MSNBC kendisiyle röportaj yaptı çünkü onu Orta Doğu meseleleri hakkında bilgili ve kavrayışı güçlü biri olarak görüyoruz."
Professör Ian Lustick bunun çok daha komplike bir durum olduğunu düşünüyor. Amerikan Yahudi Konferansı'nın Philadelphia faslında Pipes ile tartışan Pennsylvania Üniversitesi öğretim üyesine göre Orta Doğu Forumu'nun yöneticisi olaylara "sorumluluk sahibi hiçbir ana akım bilim adamının ifade etmeyeceği gözle bakıyor. Ana akım bilim dünyasının çok dışında ama yayın kuruluşları bu görüşlere popüler görüşler oldukları için yer vermek zorunda. Makul bir konum her yere ulaşabilir. Aradıkları şey makul olmayan bir konum."
Pipes'ın eleştirdiği iki İslami grubun sözcülerine göre çok netameli bir şeyi üstü kapalı ifade ediyor.
Al-Marayati "İsrail yanlısı lobi PR makinesi aracılığı onun sesini yükseltti. Ondan daha ılımlı olan pek çok Yahudi bilim adamı var ama şovlarda daha sık bir şekilde yer aldığına göre arkasında büyük bir destek var" diyor.
Hooper "Daniel Pipes aslen Amerikan Müslüman toplumu haklarından mahrum etmek isteyen İsrail lobisinin sözcüsü ... her şey İsrail Devleti denilen yabancı bir hükümetin yararına" diyor.
Amerikan İsrail Halkla İlişkiler Komitesi (AIPAC) sözcüsü Josh Block'a göre "Daniel Pipes söylediklerinde sıklıkla haklı olmakla birlikte 'İsrail yanlısı lobi' adına değil kendi adına konuşuyor."
İsrail'in Philadelphia konsolosu Gioria Becher, "Kendi siyasi görüşlerine sahip. Çoğu zaman bu görüşler İsrail hükümetinin görüşleriyle çakışıyor. Ancak biliyorsunuz biz bir demokrasiyiz. Her şey İsrail'de sahip olduğumuz hükümete bağlı. İsrail hükümetinin kararlarını her zaman desteklememesi onun adına olumlu bir durum."
Kendi etnik geçmişini ve dini inancını tartışmayı reddeden Pipes AIPAC'nin bir üyesi değil ama grubun konferanslarına sıklıkla konuşmacı olarak katılıyor.
Pipes AIPAC'nin Orta Doğu komplo teorilerindeki önemli rolüne dikkat çekiyor. Gizli El'de detaylı olarak anlatılan bir teoriye göre İsrail Amerika Birleşik Devletleri'ni diğer temsilcilerin yanısıra AIPAC aracılığı ile kontrol ediyor. Pipes'e göre, teorinin özü "ABD ve İsrail normal iki devlet ilişkisine sahip olamadıklarından bunu bir başkasının yönetmesi gerektiğidir. Bu katıksız bir komplo teorisidir."
Hooper komplo teorilerini CAIR'in değil Pipes'ın yaydığını söylüyor. "Bir kitap yazıp komplo teorilerini karalaması tüm ironilerin anası. İnsanların [4,000 Yahudi] Dünya Ticaret Merkezi'ne gelmediklerini söylemek bir komplo teorisi ama Pipes'ın Müslümanların Amerika'yı ele geçirmeyi amaçladıklarını söylemesi de bir komplo teorisi. Biri haklı bir şekilde alay konusu yapılırken diğeri belirli siyasi merkezlerden destek görüyor."
Tüm etkisine ve şöhretine rağmen Pipes zafer ilan etmiyor. "Bunlar çok iddialı fikirler ve Eylül'den beri ABD hükümetinin yorumuna karşında yer alıyorlar." Pipes Bush yönetimi "soruna 'terörizm' olarak atıfta bulunuyor. İslam ile olan bağlantısını görmezden gelmekte ısrarcı" diyor.
Ancak kahin moduna giren Pipes ülkenin eninde sonunda dediğine geleceğine inanıyor. "Benim gördüğüm tekrar ve tekrar saldırıya uğrayacağımız. Belirli bir noktada kazanacağımızı düşünüyorum ve soru şu ki, yeterince ciddi olmadığımız için kaç tane gereksiz kayıp yaşayacağımız. Benim üzüldüğüm yalnızca insanlar öldürüldükten sonra dersimizi almamız."
© Özlük hakları 1995-2002 Philadelphia City Paper. Tüm hakları saklıdır.