Geçtiğimiz günlerde yoğun olması gereken bir cuma sabahı Harvard Üniversitesi'nde dolaştım. Bir zamanlar capcanlı olan yollarının ıssızlaşması ve spor kompleksleri, halka açık salonlar ve müzelerin yanısıra neredeyse tüm kütüphanelerin ve dersliklerin kapalı olmasıyla var olan tenhalığı çarpıcıydı. Neredeyse yurtlar da dahil olmak üzere hiçbir bina yaşam belirtisi göstermiyordu. Bilim laboratuvarlarında bile sadece çekirdek kadro vardı. Park yeri bulmak için harika bir gündü.
Binalar halka kapalı. İçeriye girmek için üniversite kimliği gerekli. Bu bana 1984'de şakasına Moskova Devlet Üniversitesi'nin bulunduğu yüksek katlı binaya girmeye çalıştığım ve Sovyet komünist partisi üyeleri tarafından yakalanıp içeriye girmeme izin verilmediği zamanı hatırlattı.
Yaklaşık yetmiş yıllık Harvard ile ilgili bildiğim hiçbir şey (1952'de okul öncesi eğitim ile başladı) beni bu yalnız gezintiye hazırlamadı. Bu durum beni üniversitelerin yüz yüze bulunduğu dört varoluşsal sorun üzerinde düşünmeye zorladı.
• İnternet. Batılı üniversitenin tarihi 1088'de Bolonya Üniversitesi'nin kuruluşuna kadar uzanmaktadır. Öğrencileri etraflarında kümelenmiş bir şekilde eğiten eğitimcileri ile özünde bir orta çağ kurumu olmaya devam ediyor. MOOC olarak bilinen "devasa açık çevrimiçi kurslar" bir işe yaramamış olmasına rağmen Zoom eğitimlerine duyulan büyük güven nihayetinde internetin baskın ve arkaik modeli altüst etme potansiyelini kanıtladı.
• Aşır solculuk. Akademinin liberalizmi bir asır öncesine (Birinci Dünya Savaşı'nın sonrasına) ve radikalizmi ise yarım yüzyıl öncesine (1960'lara) dayanıyor. Zamanın geçişi gösteriyor ki, giderek saçmalaşan abesliğe daha da düşen akademi, öğretilerinde her zamankinden çok daha çılgıncasına radikal. Bu bağnazlık sadece muhafazakârları rahatsız etmiyor, öğrenci adayları da Lezbiyen, Gey, Biseksüel ve Transseksüel araştırmalarda bir derecenin sınırlı faydasının farkına varıyorlar.
• Fahiş fiyatlar. Columbia Üniversitesi'nde yıllık okul ücreti ve harçlar (artı barınma) 64,380 dolara mal oluyor. Pazarlama uzmanı Scott Galloway yüksek öğrenimin yukarıya doğru sosyal akışkanlıkta "kaydırıcı" rolünü kaybettiğini, aksine daha çok ayrıcalıklılara hizmet eden bir "kast sistemine" dönüştüğünü açıklıyor. Üniversite personeli "artık kamu görevlileri değil, münhasırlıktan sarhoş ve başvuruların yüzde 80, ardından 85 ve sonra da 90'ınını geri çevirmekle övünen lüks tüketim mallarıdır."
• Covid-19. Kişisel fiziksel güvenliğe ani odaklanma daha öncenin istikrarlı öğrenci toplama, öğretim, eğitim, kaynak yaratma ve istihdam modelini bozdu. Yüz yüze katılım geri dönecek ama uzun süredir kendini beğenmişlik içinde olan kurumlar yeni prosedürler bulmak için koşuşturuyorlar.
50 milyar dolarlık varlığı, ülkenin en büyüğü ve yüzde 4,6 ile ülkenin en düşük öğrenci kabul oranıyla bu sorunlara karşı bağışık görünebilir. Bay Galloway'in dikkat çektiği gibi, biraz saçma bir "50,000 dolarlık yayın platformu" haline gelen Harvard bile Zoom çağında bir hesaplaşma ile karşı karşıya. Bu hesaplaşma nasıl görülebilir? İşte bir tahmin.
MOOC'ler nihayetinde potansiyellerini gerçekleştirecekler. Yale Üniversitesi psikoloji profesörü Laurie Santos'un hali hazırda Yale öğrenci birliğinin neredeyse dörtte birinin ilgisini çeken "Refah Bilimi" konulu kursu Yale'in 320 yıllık tarihinin en popüler dersi oldu. Daha da önemlisi, cumartesi günleri başlayan kurs 3,4 milyon Yale dışı katılımcı kitlesine sahip.
Daha küçük kurumların başarısız olduğu bir anda böylesine büyük kursların ortaya çıkması az sayıda yıldız üniversitenin ilerlerken diğerlerinin aç kalıp öleceğini öneriyor. Kolej başvurularındaki kalıp bu eğilimin halihazırda ilerlemekte olduğunu gösteriyor. Yaklaşık 5,3000 ABD kolej ve üniversitesinin sayısının her biri yenileşmiş bir görünüm (bazı muhafazakâr olanlar da dahil olmak üzere), özellik ve güçlü yönlere sahip 50 üniversiteye düştüğünü hayal edin. Mevcut kampüslerin binlercesi yurtları ve spor kompleksleri ile bu 50 üniversite tarafından ortak paylaşılan uydu tesisler haline gelecektir.
Santos'un kursları gibi dersler öğrencilerle yüz yüze buluşan, eğitime kişisel bir dokunuş ve misyonu için gerekli olan topluluk temelini veren bir alay öğretim asistanı ve not derecelendirici gerektirecek. Yirmi-üç kampüsü ile Kaliforniya Devlet Üniversitesi sistemi tam zamanlı ve yardımcı öğretim üyeleri arasında yaptığı ayrım ile bu coğrafi dağılımın habercisi. Yıldız profesörlerle yüz yüze ileri derecede seminerler her zamanki gibi devam edecek ve yeni nesil akademisyenleri eğitecek.
Ölçek ekonomileri devreye girdikçe eğitim harçları çökecek, eğitim gerçekten herkese açılacak ve öğrenci kredileri krizine bir son verecek.
Taksi sistemi güvenilmez, pahalı ve tatsızdı, o yüzden Uber geldi ve taksi sistemini alaşağı etti. Taksilerden bile daha demode yüksek öğrenim benzer bir şokla karşı karşıya—bu ne kadar erken olursa o kadar iyi.
Bay Pipes Campus Watch'i kurucusu ve Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır.