"Şimdiye kadarki en kötü sınıf", Harvard'ın o zamanki başkanı Nathan Pusey, benim 1971'de lisans öğrencisi olan mezuniyet sınıfımı böyle tanımlıyordu.
Bu üzücü ve kırıcı kanıyı düşündüğüm yarım asırlık zamanımda onun hemen hemen haklı olduğu sonucuna vardım. Elbette kimse emin olamaz çünkü kimse Harvard'ın 385 mezununun tamamını bilemez. Bununla birlikte, bizimkinin sadece kolejde değil—Pusey'in gözlemlediği ve kınadığı gibi—aynı zamanda elli seneden beri Amerikan yüksek öğreniminin ve kültürünün bozulmasına aktif olarak katıldığı elli yıl içinde de başarısız olduğunu söyleyebilirim.
Zaman içinde göz açıp kapayıncaya kadar, 1967-71 arasındaki üniversite yıllarımız Batı yüksek eğitimini ilk örneği olan Bologna Üniversitesi'nin 1088.de kuruluşundan bu yana en kapsamlı değişikliklere tanık oldu. 1967'de liberal bir üniversiteye girdik ve dört yıl sonra solda radikalleşmiş bir üniversiteden ayrıldık. Yenilikleri göz önünde bulunduralım: geçme-kalma dersleri, kadrolu komitelerde öğrenci temsilcileri, politize edilmiş "araştırma" bölümleri ve bilim dalları, mihenklerin uygunluğu. Bunlara ek olarak, öğrenci yaşamı karma konutlara, karma çıplak yüzme ve kıyafet yönetmeliğine, ROTC [Yedek Subay Eğitim Birliği] ve üniversite sınırları içinde oturmaya son verilerek dönüştürüldü. (Bir deney olarak, 70 yaşın altındaki birine üniversite sınırları içinde oturmanın ne anlama geldiğini sorun.)
Bu adımlar üniversiteyi özgür sorgulamayı teşvik eden bir kurumdan mesajı telkin etmeye çalışan bir kuruma dönüştürdü. Sayısız örnekten (fakültenin sadece yüzde 1'nin muhafazakâr olarak tanımlanması gibi) Larry Summers'ın düşüşünü örnek alın. Pek çok faktör Harvard başkanı olarak aniden ayrılmasına neden oldu ancak ana faktör Ocak 2005'de "Bilim & Mühendislik İşgücünü Çeşitlendirmek" konulu bir konuşmada, dikkatli olsa da "yaradılıştan gelen" kabiliyet meselelerinin" bilimlerde yüksek pozisyonlarda kadınların kıtlığını açıklayabileceği konusunda spekülasyon yapma cesaretiydi. Bu hafif hipotez Summers'ı istifaya zorlayan bir fakülte isyanına yol açtı. Özgür sorgulama ve gerçeği araştırma ya da Latince Veritas/Hakikat buraya kadarmış.
Hakikat bahsetmişken, bu Harvard'daki En Eski İlahiyat Profesörü Karen L. King'in (Birleşik Devletler'de en eski daimî profesörlük) bir kitabının burukça ironik başlığı. Kitap ideolojik tutkusuyla kör olan ünlü bir profesörün bariz bir sahtekarlığa nasıl kandığını, kendini ve Harvard'ı nasıl utandırdığını ortaya koyuyor.
Hakikat konusunda biraz daha durursak: Christi Gloriam ("İsa'nın Görkemi İçin") ilk iki yüzyılı boyunca Harvard'ın sloganı olarak hizmet etti. Farklı zamanlara uyum sağlamak için bu 1836'da seküler bir slogan olan Hakikat ile yer değiştidi. Bu slogan şimdi ne yazık ki modası geçmiş olduğundan, acilen değiştirilmesi gerekiyor. 1971 mezunu sınıfımız Propaganda kelimesini önermeli. Bu Latin kelimenin birçok avantajı var: 1622'ye ya Harvard'ın 1636'da kuruluşunun hemen öncesine gidiyor; İngilizce'ye çevrilmeyi gerektirmiyor ve mezun sınıfımızın ukalaca desteklediği Harvard'ın yeni ruhunu tam olarak yansıtıyor.
Biz sağlam, talepkår ve apolitik eğitim alan son kişiler arasındaydık.: bu nedenle, derinden bir minnettarlık hissediyorum. İşlerinin ustası kişilerden eğitim aldım. Onların rehberliğinde klasik müzik yazdım, diferansiyel geometri konusunda kafa patlattım, Çin hanedanlarını ezberledim, Padova'lı Marsilius'un önemini anladım, Arapça gramer konusunda tökezledim ve Altı-Gün Savaşı'nın etkisini takdir ettim. Bugünün lisans öğrencilerinin çok azının böyle bir deneyim yaşadığını bilerek bu eğitimin keyfini çıkarıyorum (ve bir üniversite öğrencisinin ebeveyni olarak bunu ilk elden biliyorum.)
Sınıfımızın teşvik ettiği politikleşmenin bana bazı zor dersler öğretmesi küçük bir teselli oldu. Yemekleri yemek ve parasını ailemin ödediği derslere katılmak için sözde "grev hatlarında" delik açtım. İlerici İşçi kadrolarıyla kapitalizm ve emperyalizm konularında tartıştım. Demokratik Toplum için Öğrenciler (SDS) üyelerine yönelik olarak Vietnam Savaşı'nı destekleyen Karşı Tartışma Toplantılarını kapattırdıkları için şikayetlerde bulundum. Editöre radikalleri kınayan (Boston Record American'da yayınlandı) ve öğretim üyelerinin teslimiyetçiliğini eleştiren (New York Times gazetesinde yayınlandı) mektuplar yazdım.
Bu kişisel eğitim çok işime yaradı ve beni 2020'nin yenilenen radikal politik doğruculuk, platformdan yoksun bırakma, iptal kültürü ve mikro saldırganlık anlarına hazırladı.
Bizim arkadaşlarımız yarım yüzyıl önce fildişi kulemizin kartal yuvalarındaki çılgın fikirleri Amerikan nüfusunun yarısı arasında bir dogma haline gelen bir çılgınlığa dönüştürmek için elinden geleni yaptı. Sınıf arkadaşımız Chuck Schumer bu uzantıyı simgeliyor. Harvard'ın devrim yıllarında Genç Demokratların başkanıydı. Bugün ABD Senatosu'nun çoğunluk lideridir. Her iki mevkide de ılımlılar ile radikaller arasında nirengi oldu. Her iki durumda da aşırıcılığa olanak tanıdı. Harvard'daki çıraklığı onu bugün ulusal yıkım için iyi hazırladı.
Bu bizim iç karartıcı mirasımız.
Bay Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Campus Watch'ın kurucusudur. ©2021. Tüm hakları saklıdır.