Başbakan Binyamin "Bibi" Netanyahu örneğini takiben, onun destekçilerinin çoğu Netanyahu'nun liderliği yerine Değişim hükümetini tercih eden üç muhafazakâr İsrail parti başkanını açıktan açığa karalıyorlar. Başbakanın uzun zaman hayranı olmama rağmen (ilk kez 1983'de tanıştık) Naftali Bennett, Avigdor Liberman ve Gideon Sa'ar'ı ilkeli eylemlerinden dolayı takdir ediyorum. Onlar hakareti değil alkışı hak ediyorlar.
Bu hakaretler üçlünün ve partilerinin üyelerinin fikrinin değiştirmeye yönelik kampanyanın bir parçası. Netanyahu yanlış bir şekilde "tehlikeli bir sol hükümet" olarak adlandırdığı oluşuma sövüp sayıyor. Müttefiki Itamar Ben Gvir "yükselen solcu aşırılık yanlısı hükümeti" kınadı. Bir diğer Netanyahu müttefiki Aryeh Deri Bennett'in "yıllardır savunduğumuz her şeyi yok edip ve mahvedeceğini" öngördü. Bir diğeri, May Golan, daha da ileri giderek Bennett Sa'ar'ı "intihar bombacılarına" benzetti. Göstericiler Bennett'in resmini yaktılar ve onu "hain" olarak nitelendirdiler. İsrail iç güvenlik servisi Shin Bet'in başı oldukça alışılmadık bir şekilde artan kışkırtmanın siyasi şiddeti tetikleyebileceği konusunda uyardı.
Bu baskı kampanyası işe yarayabilir çünkü Değişim kampında 61 milletvekili varken Netanyahu tarafının 59 milletvekili var, sadece bir milletvekilinin oradan ayrılması hükümetin kurulmasını engeller ve iki yıldan biraz fazla bir süre içinde ülkenin hiç istenmeyen bir beşinci seçim yapmasını gerektirir.
Ancak şu ana kadar ilkeli siyasetçiler sayesinde kampanya başarılı olmadı. Netanyahu'nun partisinin uzun süredir üyesi olan Sa'ar ilkeli hareket tarzına bir örnek teşkil ediyor. Kısa bir süre önce Netanyahu onunla koalisyon kurmama konusundaki seçim sözünden geri dönerse başbakan olmasını teklif etti. Sa'ar bu baştan çıkarıcı teklifi hemen reddetti ve bunun yerine Değişim hükümetinde daha mütevazi bir adalet bakanlığı görevi belirlendi. Eğer bu ilkeli olmak değilse, başka nedir bilmiyorum.
Bu nedenle, umarım baskı kampanyası başarısız olur. Evet, Netanyahu mükemmel bir liderdi ama başbakan olarak geçirdiği on beş yıldan fazla süre sonunda önceliklerini çarpıtan yasal davalarla ve liderliğine güvenmeyen ve reddeden eski müttefiklerle kalakaldı. Dahası, baskı kampanyası etik dışı ve tehlikeli. Bu (ve bir dizi başka) nedenden ötürü Netanyahu'nun kendisi ulusal anlaşmazlığın odağı haline geldi. İsrail'in şu anki draması neredeyse hiçbir politik içeriğe sahip değil—İran, Batı Şeria İlhakı, Filistinliler, ekonomi, ya da pandemi—her şey daha çok onun karakterine odaklanıyor.
Ancak Netanyahu başbakanlıktan ayrıldığında muhafazakâr ve merkezci partiler bir araya gelip bir bütün olarak yönetebilirler. Netanyahu gitmiş olsaydı, bugünün siyasi yelpazenin her yerinden gelen (sağ, merkez, sol ve İslamcı) 61 üyeden oluşan yanlış anlaşılmış hatta acayip koalisyonunun yerini 81 üyeye ya da 120 sandalyelik parlamentonun üçte ikiden fazla üyesine sahip makul bir sağ-merkez blok alabilirdi. Bu İsrail'in nihayet, giderek daha muhafazakâr olan bu ülkenin hak ettiği ve özellikle iki uzun vadeli ve en temel iç meselesini ele alacak—ülkenin büyüyen Haredi (ultra Ortodoks) ve Müslüman nüfuslarını entegre etmek—bir hükümetin kazanmasına izin verirdi.
Haredi topluluğu askeri görevden yan çizerken ve birçok durumda devleti tanımayarak kendisini hükümetin sadakalara bağımlı olan bir vesayeti haline getirmeyi başardı. Bu kombinasyon şaşırtıcı olmayan bir şekilde, vergi ödeyen ve askerlik yapan yurttaşlar arasında hatırı sayılır bir kızgınlık yaratıyor. Devlet maliyesini denetlemekle görevlendirilen Liberman, pozisyonunu "onlara bir eğitim sunmak ve bir meslek öğrenmelerini ve kendi ayakları üzerinde durmalarını sağlamak için her şeyi yapmak" için kullanacağına söz vererek Haredi entegrasyonunu en büyük önceliği haline getirdi. Bu görevi yerine getirmek için ideal bir konumdadır.
İsrail'in Müslüman nüfusu geçen ayın ayaklanmalarının canlı bir şekilde hatırlattığı üzere çok daha sorunludur. Neredeyse on yıl önce belirttiğim gibi, nihai mesele şu ki, çoğu "(Filistin devletinin sadık vatandaşlarının aksine) kesinlikle Yahudi devletinin sadakatsiz vatandaşları olarak kalmayı istiyorlar.") Yaşam standardından hukukun üstünlüğüne sigorta kapsamında olmaya kadar İsrail'de yaşamanın pek çok faydasının keyfini çıkarırken, yine de Siyonist girişime dahil edilmeye karşı yaygın ve derin bir düşmanlık sürdürüyorlar. Bu çelişki çok uzun süredir bir kenara atılmıştı ve yaratıcı çözümler bulma amacıyla dürüst ve sürdürülebilir bir bakış açısı gerektiriyor; Orta Doğu tarzı komünal özerklik olası bir yaklaşım sunuyor.
Binyamin Netanyahu başbakan kaldığı sürece, İsrail'in politikaları köşeye sıkışmış, durağan ve çıkmaz bir durumda. Bu nedenle, Netanyahu'ya olağanüstü hizmeti için teşekküre etme ve dönemi kapanırken İsrail'in yeni zirvelere ilerlemesini dört gözle beklemenin zamanıdır.
Bay Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. © 2021 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.