Birkaç gün önce kutsal Kerbela kentinde düzenlenen hac ayinleri sırasında binlerce Iraklı Şii "Amerika'ya Hayır, Saddam'a Hayır, İslam'a Evet" sloganları attı. Giderek artan sayıda Iraklı bu hassasiyete katılıyor gibi görünüyor. Bu durumun koalisyon güçleri için olası kaygı verici sonuçları var.
Özgürleştirilmeye duyulan şükran genellikle kısa bir raf ömrüne sahip ve Irak da bir istisna olmayacak. Orta yaşlarda bir fabrika sahibinin dediği gibi, "Amerikalılara teşekkürler. Ancak artık burada kimsenin kalmasına ihtiyacımız yok."
Saddam rejiminin kabusundan kurtuldukları için ne kadar mutlu olurlarsa olsunlar, Iraklılar zihinsel olarak komplo teorileri dünyasında yaşıyorlar ve bu da birçoklarının koalisyonun niyetleri konusunda derin şüpheler beslemesine neden oluyor.
"İslam'a Evet" aslında "Iran tarzı militan İslam'a Evet" anlamına geliyor. Bu başarısız sistemin getirilmesi Irak için bir felaket olacak ve şimdiye kadar İran'da neredeyse tüm cazibesini yitirmiş olan Humeyni'nin mesajını canlandıracaktır.
Bu durum koalisyon güçlerini zor durumda bırakıyor: Saddam Hüseyin rejimini mağlup eden olarak ülkeyi rehabilite etmeyi hedefliyorlar, bu da bir yere ayrılamamak anlamına geliyor. Ülkenin kurtarıcısı olarak Iraklıların isteklerine cevap vermeleri gerekiyor, bu da bir an önce Irak'tan çıkmak anlamına geliyor.
Bu durumda ne yapmalı? Koalisyon güçleri Irak'ı hızlı bir şekilde terk ederlerse bu anarşinin ve aşırılığın ortaya çıkmasıyla sonuçlanacak. Çok uzun süre kalınırsa, sabotaj ve terörizm gibi emperyalist karşıtı tepkiyle karşılaşacaklar. Seçimler hızla yapılsa büyük olasılıkla Humeyni gibi mollalar kazanacak. Ülke bir işgal gücü altında tutulursa intifada yükselecek.
ABD ve Birleşik Krallık hükümetlerinin imkansızı başarmaları gerekiyor – ülkeyi doğru bir yola sokarken aradan çekilmek ve İranlıların yönetimi ele almasına izin vermeden demokrasiyi getirmek. İki tavsiyem var:
- Uzun erimli bir plan yapın. Tam bir demokrasi inşa etmek (yani hükümet liderini görevden almak için düzenli olarak oy kullanmak) zaman alır. 1215'de Magna Carta'dan 1832 Reform Yasası'na kadar, İngiltere'nin altı yüzyıla ihtiyacı vardı. Birleşik Devletler bir yüzyıldan fazlasına ihtiyaç duydu. Bu günlerde işler hızlandı ama tam bir demokrasiye ulaşmak için hala yirmi veya daha fazla yıla ihtiyaç var. Güney Kore, Şili, Polonya ve Türkiye gibi çeşitli ülkelerde zaman çizelgesi buydu.
- Kademeli bir geçiş planlayın. Zindanda geçirilen otuz yıldan sonra ortaya çıkan bir nüfus tam demokrasinin tüm seçenekleriyle tam olarak baş edemez, oraya ancak adım adım ulaşmalıdır. Demokratik zihinli otokratlar ülkeyi erken seçimlerden tam demokrasiye yönlendirebilir.
Bu nedenle: Irak'ın—bu sözleri biraz endişe ile yazıyorum—demokratik zihinli Iraklı bir diktatöre ihtiyacı var. Bu kulağa bir çelişki gibi gelebilir ancak başka yerlerde oldu, örneğin Türkiye'de Atatürk, Tayvan'da Chiang Kai-shek. Evet, bu her Amerikalının içgüdüsüne aykırı ("Demokrasi Şimdi" ulusal bir radyo programının adı) ancak bu reddetmek için bir neden değil.
Demokrasi bir içgüdü değil öğrenilmiş bir alışkanlıktır. Sivil toplumun altyapısının—ifade özgürlüğü, hareket özgürlüğü, toplanma özgürlüğü, hukukun üstünlüğü, azınlık hakları ve bağımsız yargı gibi—seçimlerden önce oluşturulması gerekiyor. Derin tutum değişiklikleri de gerçekleşmelidir.: kendini tutma kültürü, orta değerler, görüş farklılıklarına saygı ve sivil sorumluluk duygusu.
Bu gibi kurum ve görüşlerin Irak'ta büyümesi yıllar alacaktır. Bu arada yerel düzeyde seçimler başlamalıdır. Basın tam özgürlüğe doğru bir adım atmalı, siyasi partiler organik olarak büyümeli, parlamento yetki kazanmalıdır. Şiiler Humeyni'den etkilenmeden demokratik fikirler geliştirebilirler.
Bu çok önemli güçlü adam rolünü kim doldurmalı? İdeal aday politik olarak ılımlı ama eylemde sert biri olacaktır; Irak'ı demokrasiye ve iyi komşuluk ilişkilerine doğru yönlendirme hırsına sahip biri.
Koalisyon güçlerine gelince, güçlü bir diktatörü iktidara yerleştirdikten sonra görünür rollerini aşamalı olarak kaldırmalı ve nüfus olduğu merkezlerden uzaktaki birkaç askeri üsse geri çekilmelidir. Buradan, sessizce yeni hükümetin bir ortağı olarak hizmet verebilir, nihai güvenliğini teminat altına alabilir ve tüm bölge için yapıcı bir etki olarak hareket edebilir.
Burada özetlenen yaklaşım anti emperyalist öfkenin altını oyar, koalisyon birliklerine yönelik neredeyse kesin olan şiddeti ustalıkla idare eder ve İranlıların Irak'ı sömürgeleştirmesini engeller. Ancak fırsat penceresi hızla kapanıyor: Koalisyon yakında güçlü bir adım atmadıkça iddialı hedeflerine ulaşamayacak.