1920-26 Rif Savaşı sırasında Faslı isyancılar Annual Muharebesi'nde İspanya'yı ağır bir yenilgiye uğrattı. Golf oyunu yarıda kesilmiş ve bu felaketten haberdar edilmiş olan İspanya Kralı 13. Alfonso'nun omuzlarını silktiği, "Tavuk eti ucuzdur" diye mırıldandığı ve oyununa devam ettiği söylenir.
Kralın tepkisi, tarih boyunca askerleri harcanabilir olarak gören diktatörlerin tipik bir örneğidir. İnsan kölelerin hayatlarının pek bir önemi yoktur, her zaman daha fazlası da askere alınabilir. Rusya'nın Bakhmut Savaşı'nda Wagner hapishanesi askerlerini kullanması, ucuz insan gücünün bu rahat kullanımının tipik bir örneğiydi. Vladimir Putin için cephe hattı ilerlediği sürece kaç askerinin öldüğünün pek bir önemi yoktu. Savaş alanındaki kazanımlar her türlü can kaybını haklı çıkarır.
Bir de 2007'den beri Gazze'yi yöneten ve 7 Ekim'de yaklaşık 1.400 İsrailliyi katlettikten sonra tüm dünyanın ilgi odağı haline gelen cihatçı örgüt Hamas var. On beş yıldır, kendisine tabi olan nüfusa eziyet ederken yukardakinin aksi ve tarihsel olarak benzersiz bir amaç uyguladı. Savaş alanındaki kazanımlar için askerleri feda etmek yerine, halkla ilişkiler amacıyla sivilleri feda ediyor.
Gazzelilerin çektiği sefalet arttıkça, Hamas İsrail'i daha ikna edici bir şekilde saldırganlıkla suçlayabiliyor ve İslamcılar, Filistin milliyetçileri, aşırı solcular ve aşırı sağcılar gibi her görüşten antisemitlerden daha geniş ve daha şiddetli bir destek alıyor.
Hamas aktif olarak Gazzelilerin bombalanmasını, aç kalmasını, acı çekmesini, evsiz kalmasını, yaralanmasını ve ölmesini istiyor. Askerlerini ve füzelerini camilere, kiliselere, okullara, hastanelere ve özel evlere yerleştiriyor. Birleşik Arap Emirlikleri'nden bir siyasi figür, Dirar Belhoul al-Falasi, "Hamas, İsrail'in bu hastaneyi bombalaması için hastanenin çatısından bir roket ateşledi" diye açıklıyor. Örgüt, Gazzelileri canlı kalkan olarak hizmet etmeye çağırıyor. Sivillerin zarar görmemek için güneye doğru ilerlemesini engellemek için yollara araçlar park ediyor. Hatta mülteci olmak isteyenleri vuruyor.
ABD hükümeti uzun zamandır bu davranış biçimine dikkat çekmektedir. 2014 yılında diplomat Dennis Ross, Gazzelilerin Hamas'ın saldırganlığı için "sarsıcı" bir bedel ödediğini ancak Hamas liderlerinin "bu konuda hiçbir zaman endişe duymadıkları" yorumunu yapmıştır. Onlar için Filistinlilerin acı ve ıstırapları sona erdirilecek koşullar değil, sömürülecek araçlardır." Eski bir üst düzey Pentagon yetkilisi olan Douglas Feith, doğru bir şekilde "bir tarafın kendi tarafındaki sivil ölümlerini en üst düzeye çıkaracak bir savaş stratejisi benimsemesini görülmemiş bir şey" olarak değerlendiriyor. Bunu "canlı kalkan stratejisi değil, insan kurban etme stratejisi" olarak adlandırıyor.
Elbette Hamas bu uygulamayı meşrulaştırmak için İslamcı ideolojisine sığınıyor. Bir yetkili Filistinlilerin nasıl "kendilerini feda ettiklerini" pervasızca açıklıyor. "Ölülerimizi şehit olarak kabul ediyoruz. Her Filistinlinin en çok arzuladığı şey Allah yolunda, topraklarını savunurken şehit olmaktır." Hamas'ın kurucu liderlerinden birinin oğlu olan Mosab Hassan Yousef bunu başka bir şekilde ifade ediyor: "Ben Hamas liderliğinin kalbinde doğdum... ve onları çok iyi tanıyorum. Filistin halkını umursamıyorlar. İnsan hayatına saygı duymuyorlar. Onların vahşetine ilk elden tanık oldum."
Hamas'ın acımasız mantığı birden fazla fayda sağlıyor. Birincisi, taktiksel olarak Hamas'a fayda sağlıyor çünkü sivillere zarar vermekten sakınan İsrail cami ve okullara saldırmaktan kaçınıyor. İkincisi, İsrail bu tür savunmasız hedefleri vurursa, Hamas kurbanlar hakkında yaygara koparıyor. Üçüncüsü, Ahli Hastanesi olayında olduğu gibi Hamas yanlış hedefe ateş eder ve Gazzelileri öldürürse, yine de İsrail'i suçlayabilir ve birçok kişiyi ikna edebilir. Dördüncüsü, dünya çapında kampüsler ve sokaklar İsrail karşıtı gösterilerle çalkalanır.
Beşinci olarak, Hamas liderleri ister Türkiye'de, ister Katar'da ya da Gazze'de olsun, sadece üyelerinin geniş yakıt, gıda, su ve ilaç rezervlerine erişebildiği iyi bir hayatın tadını çıkarıyor. Hatta hastanelerden yakıt bile çalıyorlar. Haftalık Suudi gazetesi Al-Majalla, Gazze'nin kaçakçılık yollarının kontrolünün 1.700 Hamas yetkilisini milyoner yaptığını ortaya çıkardı; İsrail hükümeti Hamas'ın en üst düzey üç liderinin (İsmail Haniye, Musa Ebu Marzuk ve Halid Meşal) 11 milyarlık olduğunu tahmin ediyor.
Mantık ve ahlakın bu şekilde tersine çevrilmesi iki soruyu gündeme getirmektedir: Neden işe yarıyor? İsrail bir panzehir bulabilir mi?
İşe yarıyor çünkü mağduriyet diktatörlerin ve totaliterlerin para birimi haline geldi. Putin'den İran'ın Ali Hameney'ine kadar, dünyayı zalimler ve mazlumlar olarak ikiye bölüp, sonra da dünyanın zavallılarının kisvesine bürünüyorlar. Hamas orta çağdan kalma bir İslami kodu öne süren cihatçı bir örgüt olabilir ama ayrımcılığın modern dilini de ustalıkla öğrenmiştir.
Panzehire gelince: bunun için İsrail'in Hamas'ı ve onun pis işlerini ortadan kaldırması, ardından da Gazze'de bu tür aşağılayıcı taktiklere başvurmayacak düzgün bir yönetim kurması gerekiyor. Bu kolay olmayacaktır ama yapılabilir.
Bay Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanı ve yeni yayınlanan Islamism vs. The West: 35 Years of Geopolitical Struggle (Wicked Son) kitabının yazarıdır. © 2023 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.