Detroit'e yaklaşan Northwest Hava Yolları'na ait bir uçağın, trajedi yaratmasına ramak kalmasının ertesinde, 1986'da Londra'nın Heathrow hava alanındaki bir konuşma aklıma geldi.
Konuşma, El Al güvenlik görevlisinin henüz İrlanda'nın Sallynoggin kentinden Londra'ya gelmiş, 32 yaşında Ann-Marie Doreen Murphy'i sorgulamasını içeriyor. Murphy, Park Lane'deki Hilton Oteli'nde kat görevlisi olarak çalışırken, kendisini hamile bırakan, Filistinli aşırı solcu Nizar El Hindavi'yle görüşüyor. Hindavi kendisini bilgilendirdikten sonra, ses tonunu aniden değiştirerek, herşeyi hazırlamasını ve acilen Kutsal Topraklar'da evlenmeleri için ısrar ediyor. Aynı zamanda ayrı yolculuk yapmaları için de ısrarını sürdürüyor.
Nizar al-Hindavi ve Ann-Marie Murphy. |
Murphy Heathrow güvenlik denetimi standartlarından başarıyla geçti ve bavuluyla El Al görevlisinin sorgulayacağı yere geldi. Neil C. Livingstone ve David Halevy'in Washingtonian dergisinde yeniden kurguladığı sorguda, görevli Murphy'e kendi hazırladığı çantasıyla ilgili sorular sormaya başlıyor. Kendisi olumsuz yanıtlar veriyor. Sonra:
"İsrail'e seyahat etme amacınız nedir?" Hindavi'nin öğrettiklerini anımsayarak, Murphy yanıtlıyor, "Tatil için."
"Evli misiniz bayan Murphy?" "Hayır."
"Yalnız mı seyahat ediyorsunuz?" "Evet."
"Yurtdışına ilk seyahatiniz mi?" "Evet."
"İsrail'de akrabalarınız var mı?" "Hayır."
"İsrail'de kimseyi görecek misiniz?" "Hayır".
"Seyahatiniz uzun zamandan beri mi planlandı? " "Hayır."
"İsrail'de nerede kalacaksınızl?" "The Tel Aviv Hilton."
"Yanınızda ne kadar para var?" "Elli pound." Görevli "Hilton'un gecesi 70 pound" diye soruyor.
"Kredi kartınız var mı?" sorusuna, kadın "Oh, evet," diye yanıt veriyor, görevliye ödemelerle ilgili bir kimlik kartı gösteriyor.
Sorgudan sonra, çantası ek aramaya gönderiliyor ve çantada bomba aparatı bulunuyor.
İsrail'de Ben-Gurion Hava Alanı Güvenliği. |
Bombalı kumpas başka bir sözcükle teknik bir müdahale olmadan, konuşmaya, algılamaya, sağduyuya, ve görünüşe dayanarak açığa çıktı.
Görevli, silaha değil, yolcuya odaklandı.
İsrail kontr-terörü yolcuların kimliğini Araplar'ın denetimlerdeki direncine tahammül ederek alıyor. Amerikan Yahudi Komitesi'nden David Harris "İsrail'de önce güvenlik gelir" açıklaması yapmıştı.
Güvenilirliği aleni, kendine fazla güvenen, siyasal dürüstlüğe sahip ve hukuki yükümlülükler altındaki ortamı , Bati'da bu tür bir yaklaşımı imkansız kılıyor. Birleşik Devletler'de 11 Eylül sonrasında Ulaştırma Bakanlığı kendi personeline yönelik kılavuz belgesinde, kişilerin ırksal, etnik, dinsel ve ulusal kökenlerine bakılarak, hukuk dışı etkinliklere katıldığı genellemesinin yapılmamasını istedi. (Hicab giymek gibi… kadınlara hava alanı güvenliğinde yarı şaka ikinci taramadan kaçınmalarını önerdim.)
Daha kötüsü yaşanmadan, Miki Fare paniğinden söz ederek ve utangaç adımlarla Birleşik Devletler Ulaşım Güvenlik İdaresi (TSA) Detroit bomba girişiminden sonra sadece saat doldurdu: uçuş yolu ya da kentlerin üstü ve işaretlerle ilgili yeni ekip istemedi. Ve tüm yolcu iletişimlerini kullanılamaz hale getirdi. Artık bir uçuşun son saatinde, yolcuların ayağa kalkmaması, el bagajlarına ulaşamaması, battaniye, yastık ya da kişisel eşyalarını kucağında bulunduramaması söz konusu olabilir.
Bazı ekipler daha ileri giderek, kabin ışıklarını gece, uçuş esnasında tamamen kapatmayı, tüm elektronik cihazları yasaklamayı ve son saatte yolculardan ellerini görünür kılmaları ve herhangi bir şey yiyip içmemelerini düşünüyor. Herşey kötüye giderken, Associated Press'e göre, taleplerden birisi de "uçakta hiç kimsenin herhangi birşey okuyamaması….kuşkulu bir şekilde kısık sesle konuşmaması, yüksek sesle kahkaha atmaması"nı içeriyor.
Clouseau benzeri ve yaygın olarak eleştirilen uygulamalar kapsamında TSA en sonunda 14 ülkeden gelen ya da transit geçişle gelen yolcuların "genişletilmiş tarama"ya tabi olması uygulamasını getirdi. –buna rağmen bir tanesinin gidişte intihar bombası eğiliminde olduğu saptandı-
TSA "güvenlik tiyatrosu"na angaje oluyor- beceriksizce adım atıyor gibi gözükerek tüm yolcuları eşit bir biçimde, dinsel açıdan, herhangi saldırı riski olan birine odaklanıyor.Alternatif yaklaşım, Toronto'nun Star gazetesinde "yaşamı ve sizi ölüm sıkıntısının uzantılarından kurtaran bir sistem" olarak tanımlanan "Israelification"dur.
Hangisini istiyoruz – tiyatro ya da güvenlik?
--------------------------------------------------------------------------------
6 Ocak 2010 güncellemesi: Kolonda, oynanacak nihai bir senaryo için boşluk bıraktım: Eğer uçağa büyük bir korsan grubu binerse ve sadece kas güçleri varsa - bıçaklı, silahlı, bombalı değillerse- nasıl yolcuların ve mürettebatın hakkından gelebiliyorlar? Eğer pilotları bir yolcuyu boğazlayarak öldürmekle tehdit ediyorlarsa sonra başka bir uçak sırasını bekliyor demektir. Hiçbir teknoloji böylesine bir senaryoyu önleyemez; sadece yurtdışına gidenler incelenmekle kalır.
Böylesine hiçbir geniş grup, "Şu Ondört Suriyeli Northwest Hava Yollarında Uçuş #327" yönetimde olumlu bir adım temsil etmedi.
17 Ocak 2010 güncellemesi: Anekdot Ann-Marie Murphy'i kastediyor. Murphy'nin dinsel profilini onun beynine odaklanmış bir tehdit olarak ifade etmiyorum. Bundan dolayı, onu Finlandiya'daki bir haberi takip ederek, "Yolcuların Dini X-Ray Ekranına Öncülük Edebilir", doğru yönetime doğru bir adım çerçevesinde ele alıyorum. Bunu basite indirgeyebiliriz:
Hava alanı güvenliği, yakında yolcuları dinleri ve yurttaşlıklarına göre tarayabilir. Dinsel kurum belgeleri çerçevesinde, Finlandiya yeni ve tartışmalı uygulamaya başlarsa, yolcular elektro manyetik tarayıcılarla bu doğrultuda raporlanabilir.
Finlandiya'nın havacılık otoritesi Finavia, elektro manyetik tarayıcılara yetki vermekten söz ediyor. Ancak büyük ölçüleri ve pahalı olmaları, tamamen metal dedektörlerin yerini almayacağını gösteriyor. Finavia'nın kurumsal güvenlik şefi Jyri Vikström, yolcuların profillemek için, rastgele ek tarayıcılar da kullanacaklarını belirtiyorlar.
Yorum: Hava alanı güvenliğine elektro manyetik tarayıcıların ulaştırılmasından çok, cihazların bedelinin söz edilmesi bir hayli garip. Ve Finlandiya, terörizme karşı, göreli olarak -bu tür maliyet kısıntılarının yapılacağı beklentisindeki bir yer değil .