İslamcı hareket her zamankinden daha güçlü görünebilir, ancak yakından bakıldığında görülen iki zaaf belki de hızlı bir şekilde hareketin sonunu getirebilir.
İslamcı hareketin sahip olduğu güç net. Taliban, El-Şebab, Boku Haram ve İŞİD—İslamcı hukukun tümüyle ve tüm şiddetiyle uygulanmasını isteyen bir ideoloji olan—İslamcılığı iktidara giden yolda dayanılmaz derecede şiddetli, saldırgan ve vahşi bir noktaya taşımaktadırlar. Pakistan ellerine düşebilirdi. İran'ın Ayetullahları Viyana anlaşması sayesinde ikinci bir rüzgarın keyfini çıkarmaktalar. Katar dünyadaki kişi başına düşen gelirin en yüksek olduğu ülke. Recep Tayyip Erdoğan Türkiye'nin diktatörü olma yolunda ilerliyor. İslamcı operatörler Akdeniz'den Avrupa'ya doğru akın etmekteler.
Ancak içerdeki zaaflar, özellikle sürtüşmeler ve hoşnutsuzluk İslami hareketi yok edebilir.
2013 yılında İslamcılar daha önce var olan kendi aralarında işbirliği halinde olma ilkesini bırakıp her iki taraf için de öldürücü olan kavgalara başlayınca iç anlaşmazlıklar şiddetlendi. Doğru, İslamcı hareket bir bütün olarak benzer amaçları paylaşır ama değişik etnik bağlantıları, taktikleri ve ideolojileri olan farklı entelektüel gruplar ve partileri de içerir.
İç bölünmeler hızla ve her yere yayıldı. Özellikle Suriye, Irak ve Yemen'de Sünniler ile Şiiler, Suudi Arabistan'da kralcılar ile cumhuriyetçiler, Mısır'da olduğu gibi şiddet yanlısı olmayanlar ile şiddet yanlısı olanlar, Tunus'ta modernleşme yanlılarına karşı ortaçağa geri dönmeyi isteyenler ve Türkiye'de görüldüğü gibi sadece eski tarz kişisel farklılıklar bunların arasında sayılabilir. Bu bölünmeler silahın kendine doğru dönmesi nedeniyle hareketin görüşünü kapatmaktadır.
Buradaki dinamik oldukça eski: İslamcılar güce ilerlerken egemenlik için kendi aralarında kavga ederler. Risk yükselirken el değmemiş bölgeler büyük bir öneme sahip olduğundan farklılıklar neredeyse önemli değildi. Örneğin Türkiye'de siyasetçi Erdoğan ve dini lider Fethullah Gülen ortak düşmanları olan orduyu siyasetten uzaklaştırana kadar beraber hareket ettiler ondan sonra da birbirlerinin düşmanı oldular.
İkinci sorun olan popüler olmamak hareket için belki d en büyük tehlike olabilir. Kalabalıklar İslamcı iktidarı ilk elden deneyimledikçe, onu reddediyorlar. Soyut düzlemde İslami hukukun yararlarında inanmak başka bir şey, onun yarattığı, İslam Devleti'nin neden olduğu totaliter korkudan Türkiye'de yeni ortaya çıkmaya başlayan nispeten iyi diktatörlüğe kadar uzanan sıkıntılardan mustarip olmak çok başka bir şey.
İran'da İslam Cumhuriyetini reddeden büyük çoğunluk, Somali'den sürülenler ve 2013 yılında Mısır'da bütün bir yıl boyunca iktidardaki Müslüman Kardeşlere karşı yapılan kitlesel gösteriler bu hoşnutsuzluğun belirtileridir. Faşist ve komünist iktidarlarda olduğu gibi, İslamcı egemenlik sık sık insanların seçimlerde oy kullanmamasına neden olmaktadır.
Eğer bu iki eğilim geçerli olmaya devam ederse, İslamcı hareket bir belaya doğru gidiyor demektir. Bazı analistler hali hazırda İslamcı dönemin sona erdiğini ve bu enkazdan yeni bir şeyin ortaya çıktığını görüyorlar. Örneğin, Sudanlı bilim adamı Haydar İbrahim Ali İslamcılığın "canlılığı ve çekiciliği en ateşli destekçileri ve meraklıları arasında bile tüketildiğinden "post-İslamlaşma" döneminin başladığını iddia etmektedir.
İslamcılık düşmanlarının önünde çok iş var. Müslümanlar hem bu hareketle mücadele etmeli hem de hareketin İslami hukuku uygulama hedefine karşı, 2016 yılında Müslüman olmanın ne anlama geldiğini yapıcı anlamda açıklayacak etkili bir alternatif geliştirmeli. Gayri-Müslimler alkış tutmaktan İslamcıları geri püskürtmek için para desteği sağlamaya kadar bir çok alanda İslamcılık karşıtlarına destek olabilirler.
İslamcılığın artan sorunları her an başka türlü bir değişime neden olabileceğinden kendini beğenmişlik için değil ama kendine güven için sebep sunmaktadır. Ancak mevcut eğilimler devam ederse İslamcı hareket kendinden önceki Batı uygarlığını yok eden değil ona zarar veren faşizm ve komünizm gibi sınırlanacaktır.
Eğilim ne olursa olsun, İslamcılığı yenmek her zaman bir aşılması güç bir sorun olarak var olacak.
Sayın Pipes (DanielPipes.org, @DanielPipes) Orta Doğu Forumu'nun başkanıdır. © 2016 Daniel Pipes. Tüm hakları saklıdır.