Siyonistler Filistin yurdunu çaldı: bu, Filistin Otoritesi ve Hamas'ın her ikisinin çocuklarına öğrettiği ve medyada propagandasını yaptığı duadır. Bu talep en büyük önemdedir, bir Filistin Medya Takibi'nin açıkladığı gibi: "Bir devletin (İsrail) yaratılışını çalma eylemi olarak ve varlığını devam eden tarihi bir adaletsizlik olarak sunmak, Filistin Otoritesi'nin İsrail'in varlık hakkını tanımaması temeline hizmet etmektedir." Çalma suçlaması, İsrail'in konumuyla ilgili uluslararası anlamda bilinç altındadır.
Filistinli'nin tasviri: Bir Davut Yıldızı köpekbalığı, Filistin'i yutuyor. |
Hayır değil. İronik olarak, İsrail'i inşa etmek, göçle ve tarih içinde devlet yaratmakla, en barışçı yolu temsil etmektedir. Anlamak için Siyonizm'in bu bağlamda ne gerektirdiğini görmek gerekir. Basit olarak ancak tarihi kuralıyla fetihe bakarsak; hükümetler her yerde işgal yoluyla kurulur, hemen hemen her devlet bazılarının yayılmasıyla kurulmuştur. Kimse sürekli olarak görev başında olmamıştır, herkesin yolu soyunu aramakla geçmiştir.
Alman kabileleri, Orta Asya kavimleri, Rus çarları, ve İspanyol ve Portekizli fatihler haritayı yeniden çizmişlerdir. Modern Yunanlar'ın antik çağlardaki Yunanlar'la yalnızca çok küçük bir bağlantısı vardır. Kim Belçika'nın kaç kez istila edildiğini sayabilir? ABD, Yerli Amerikalılar'ın defedilmesiyle var olmuştur. Krallar Afrika'da çapulculuk yapmışlar, Aryanlar Hindistan'ı işgal etmişlerdir. Japonya'da, Yamato konuşanlar herkesi ama özellikle Ainu gibi küçük grupları elemine etmişlerdir.
Ortadoğu'nun merkezilik ve coğrafyasındaki vadesi, Yunan, Roma, Arap, Haçlı, Selçuk, Timur, Moğol, ve modern Avrupa'yı içeren, daha çok paylaşılan işgallerle deneyimlenmiştir. Bu bölgede, hanedan gevezeliği aynı toprağa neden olmuş- sözgelimi Mısır- tekrar tekrar fethedilmiştir.
Kudüs üzerinde pek çok savaş oldu : İmprator Titus M.S 70'te, Yahudiler üzerindeki zaferini, bir yayla gösterdiği Romalı askerlerin, Tapınak Dağı'ndan ödül olarak aldığı Menora'yla kutluyor. |
Sürekli fatihlerin bu tablosuna karşı, şiddet ve yıkma, Kutsal Toprak'ta 1948'e kadar bir mevcudiyet kurma Siyonist çabaları, şaşırtıcı ılımlılıkla göze çarptı, askeri olmaktan ziyade ticari oldu. İki büyük imparatorluk, Osmanlılar ve Britanyalılar, Eretz İsrael'i yönettiler; tezat olarak, Siyonistler askeri güçten eksik kaldılar. Fetih olmadan devlet olmayı başarmak mümkün değildi.
Yerine, toprağı satın aldılar. Mülke dönüm dönüm, çiftlik çiftlik, ev ev sahip olarak, 1948'e kadar Siyonist kuruluşun kalbinin üstüne koydular. Yahudi Ulusal Fonu 1901'de Filistin'de "özgür Yahudiler'in, yeni topluluğunun kurulmasına, aktif olarak angaje olma ve barışçı endüstriyle yardımcı olmak " toprak satın almak için kuruldu, kilit bir kurumdu- ve 1920'de kurulan savunma örgütü Hagana gibi gizli değildi.
Siyonistler aynı zamanda çorak ve kullanılmayan toprakların rehabilitasyonuna odaklandılar. Sadece çöl tozlarını değil ancak bataklıkları kuruttular, su kanallarını temizlediler, çorak araziyi tarıma elverişli hale getirdiler, kel tepeleri ağaçlandırdılar, taşları temizlediler, topraktaki tuzu aldılar. Yahudiler'in ıslah ve sağlık koruma çalışmaları, hastalıktan kaynaklanan ölümleri önemli bir sayıda düşürdü.
Sadece Britanya manda gücü Filistin'den 1948'de vazgeçtiğinde, acilen Arap devletleri Siyonistler'i yok etmek ve kovmak için güçlerinin sonuna kadar takip ettiğinde, meşru müdafaa için kılıcı ellerine aldılar ve toprağı askeri fetihle kazanmak için harekete geçtiler. Hatta sonra, Efraim Karsh'ın dediği gibi, Filistin İhaneti'ni gösterdiler, en çok Araplar topraklarını terkettiler; fazlasıyla birkaçı alındı.
Bu tarih, Filistin kayıtlarında, katastrofa öncülük eden, "Siyonistler çete halinde saldırarak Filistin'i çaldılar ve halkını sürdüler", (Filistin Otoritesi'nin 12. derece metin kitabı) ya da bu Siyonistler "Filistin toprağını ve ulusal çıkarlarını talan ettiler, devletlerini perişan ettikleri Filistinli Arap halkın üzerine kurdular" (Filistin Otoritesi'ndeki günlük bir gazetede yazan köşe yazarı) örneklerindeki emsalsiz tarihiyle çelişiyor. Uluslararası örgütler, gazete baş yazıları ve fakülte dilekçeleri bu yanlışlığı dünya çapında tekrarlıyor.
İsrailliler başlarını yukarı kaldırmalı ve ülkelerinin inşa ettikleri binasına en az şiddetle ve en çok uygarlaşmış hareketle, tarihteki her halk gibi dikkat çekmelidirler. Çeteler Filistin'i çalmadı; tüccarlar İsrail'i satın aldı.